Utku’nun yarım kalan sitesi”Web Stem”i tanıtma yazısı

Pek sevgili ziyaretçilerim,
Sitemin çok boş olduğuna dair bazı eleştiriler aldım.
Doğrudur. Boştur. Sanmayın ki biz de stemiz gibi boşuz, hayır; yapıyor
olduklarımız var, yapmak istediklerimiz var. Örneğin son olarak çalışmalarım
kısmındaki ”kuantumsal hesaplama” bölümüne yeni eklemeler yaptım. Karikatür
bölümü için bilgi topluyorum ve de öz geçmişimi güncelledim.
Kendilerini pek
sevdiğim bazı ziyaretçilerde sitemin çok mekanik olduğunu söylüyor. Doğru
olabilir. Bunun birkaç nedeni var: İlki ben mühendisim, keskin hatlı ve mekanik
siteler hoşuma gidiyor. Bir diğeri, sade ve insanı yormayan bir tasarım istedim.
Aslında sıcak bir site yapmayı ben de isterdim, ancak bunu yapmak hiç de kolay
değildir.
Duyguları ifade ediyorum diye ne özgün müzik gibi hayatından bezgin
bir anlatımı, ne fantazi gibi şarlatan müziği ne de Yılmaz Erdoğan gibi şiir
olmayan (bana göre) bir şeyi puslu bir tonla söyleyip ilkel duygulara hitap eden
bir anlayış istiyorum. Eğer bir Sait Faik’in yalın ve etkili anlatım yeteneği
bende olsaydı elbet ben de duygularımı çok kolay ifade edebilirdim. Bu yüzden,
kolaya kaçarak böyle bir site tasarladım. Aslında içeriği ile bir nevi beni
anlattığı söylenebilir.
Daha sonra tekrar görüşmek üzere.
Utku KOCABIYIK

Posted 18 Mart 2011 by utkukocabiyik in utku kocabıyık

UTKU’NUN MODEL İNSANI

Emre Kongar ve Server Tanilli’nin Erdal İnönü’nün ölümü üzerine
Cumhuriyet’teki yazılarını okuyunca ister istemez Utku aklıma geldi.
Emre Kongar ”Erdal İnönü: Bir aydınlanma ürünü ve örneği oldu”diyor ve yazısını sürdürüyor: Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimi’nin,çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin ”İnsan ve vatandaş olarak”bir modeliydi…
Çok çalışkan ve çok üretkendi.

Çok bilgiliydi.

Sadece kendi alanları olan fizik ve matematikte
değil;tarihte,felsefede ve edebiyatta da büyük birikimi vardı.İnce ve keskin bir zeka,mizahi bir bakış sahibiydi.
Çok sabırlı,çok müsamahalı ve çok kararlıydı…
Özetle onu ”aydınlanma Devrimimnin bir ürünü” bu devrimin bir”model insanı” yapan temel özelliği:”bilimin yol göstericiliğine” olan inancıydı.
Sayın Kongar yazısının devamında artık günümüzde model insan kalmadığını,gençlerimizin de ya” popçuyu” ya da” topçuyu” model aldığını belirtiyor.Çok haklı.Yine de, az da olsa gençlerimizden İnönü ve diğer değerlerimizi model alanlar var: Utku Kocabıyık gibi.Kendilerini geliştirmek için artan zamanlarını labaratuvarda,kütüphanede,doğayla iç içe geçiren
gençlerimiz gibi.
Utku, Erdal İnönü hayranıydı.Yedi sekiz yaşlarında başladı:”Ben ileride bilim adamı olacağım.Fizikçi olacağım”demeğe.Sonraki
yıllarda bu doğrultuda kendini geliştirdi.Ortaokulda Tübitak’ın bilim ve bilimin Öncüleri dizisini okumaya başladı.Bilim Teknik Dergisi’ne abone olmuştu.Mersin Fen Lisesi’nde Tübitak’ın düzenlediği fizik ve matematik dalındaki yarışmaya okul adına katılması ve derece alması bunun sonucuydu.Yine üniversite sınavları sonrasında: ”Tek tercih yapacağım: ODTÜ fizik” demişti de güçlükle bu görüşünden vazgeçirmiştim.(ekonomik kaygılar nedeniyle)
Odtü’ye kaydını yaptırdıktan hemen sonra DKSK’e kaydını yaptırdığını ”Erdal İnönü’ün de öğrencilik yıllarında dağcılıkla uğraştığını,dağları ve dağcıları çok sevdiğini”söylemişti. Anılar ve Düşünceler I ve daha sonra II’yi öğrenciyken alıp bir çırpıda okuması da bunu göstermekteydi.
Erdal İnönü’de bulunan niteliklerden bir çoğunun Utku’da da olduğunu onu tanıyanlar gayet iyi bilirler.
Utku’nun da İyi bir aydın, iyi bir bilim insanı,iyi bir eş olabileceğinden kuşkum yoktu.

Odtü rektörü sayın Ural Akbulut Utku için düzenlenen
törende:”Geleceğin bilim adamını kaybettik”diyerek bir gerçeği
vurgulamıştı.
O da çalışkan ve üretkendi.
Bilgiliydi.

Sanat,edebiyat,tarih ve felsefeyle ilgileniyordu.Ölümünden iki ay önce Denizli’ye geldiğinde (son görüşmemizdi) Attila İlhan’ın Kurtlar Sofrası’nı okuyordu.

”Çok küçük puntolarla yazılmış,Attila İlhan’ın dili de biraz ağırdır, okumakta zorlanıyorsundur ”dediğimde,”Yok” dedi, ”Olayları kavradıktan sonra gayet akıcı, kolaylıkla okunabilen bir kitap”demişti.
Boş zamanlarında sürekli okurdu.Doğa,tarih,biyografi,bilimkurgu ve masal…
Küçük yaşta başlamıştı şiir okumaya.Orhan Veli,Nazım Hikmet,Cahit Külebi ve Attila İlhan çok sevdiği
şairlerdi.Bunların bütün şiirlerini okuduğunu biliyorum.

Ahmet Necdet’in ”Modern Türk Şiiri”antolojisini Fen Lisesi’inde başucundan ayırmadığını arkadaşları söylemişti.
Sait Faik’in öykülerini çok severdi.Kendini tanıttığı web
sitesinde ”Sait Faik yalınlığında olabilmeği”belirtmesi ondan ne denli etkilendiğini gösteriyordu.Emre Kongar da sevdiği yazarlardandı.”Kızlarıma Mektuplar’ı annesine de okutmuştu.
Felsefeyle yeni yeni tanışıyordu.Macit Gökberk’in ”Felsefenin Evrimi”ni okuduktan sonra ”Felsefe ufkumu açtı”
diyerek hoşlandığını belirtti.Son olarak kitaplarının arasında ” Felsefe ve Felsefi Mantık Yazıları- Teo GRÜNBERG ” vardı.Sanırım okumuştu yada yeni okuyacaktı.
Yüksek lisanını bitirmek üzereydi.”Bilişim Tıbbı”.Fazla
bilinmeyen bir alandı.Başlangıçta biraz sıkılmıştı ama sonradan çok sevdi.Tezini hazırlıyordu.Bu arada doktora araştırması da yapmaya başlamıştı.
İlgisi son iki yılda tamamen bilime yönelmiş,ilgi alanı genişlemeye başlamıştı.”Kuantum Bilgisayar ”başlıklı ”Jacob West ”in makalesini Türkçe’ye çevirmiş ve web sitesinde yayımlamıştı.
Öğrencilik yıllarındaki eğilimleri biraz daha
farklıydı.Zamanının büyük bir bölümünü dağcılığa ayırıyordu.”Biraz da bilgisayarla ilgili gelişmelere zaman ayırsan” dediğimde ”İnsan sevdiği işi yapar baba” diyerek dağcılıkla ilgili tavrını açık bir şekilde ortaya koymuştu.
Zamanla iş yaşamıyla dağcılığı dengelediğini düşünüyorum.Ancak
zaman bulursa ve çok özel durumlarda dağa çıkıyordu.O yüzden tatillerde bize gelemez olmuştu.Çünkü bir yanda akedemik kariyer yapma,bir yanda iş,bir yanda da dağcılık.Üçünü bir arada başarılı bir şekilde yürütebiliyordu.Mutluydu da…

 Tatillerinin hemen hemen tümünü dağcılığa ayırdığını sonradan
öğrendik.Bizim bu konudaki endişemizi bildiği için bunları bizimle hiç konuşmadı.Halbuki bize bunları anlatsaydı yada biz o fırsatı ona
tanıyabilseydik,başarılarını bizimle paylaşsaydı,o gururu birlikte
yaşasaydık…

Dağcılık çalışmalarıyla ilgili fazla bilgimiz yok o yüzden.
Tüm bunların yanında gazete okumayı ve güncel siyasetle de ilgilenmeyi ihmal etmezdi.

İyi bir Cumhuriyet Gazetesi okuruydu.Bilim Teknik ekini hiç
kaçırmazdı.
ODTÜ’de ilk yılıydı sanıyorum.”Atatürkçü Düşünce Topluluğu’nu
kurduklarını ve hızla geliştiklerini söylemişti.Bu arada farklı düşüncelerinin de oluştuğunu sezdim ama bunu konuşma fırsatımız olmadı.
Zekiydi.

Olaylara mizahi ve esprili bakabilirdi.
Hoşgörülü ve sevgi doluydu.

Türkiye’yi,insanlarını,doğasını,dağlarını,kırlarını,çiçeklerini; kuşları,kedileri hele kedileri çok, çok severdi.Çocuklar onun sevgilileriydi.Genç yaşlı demez herhesle can ciğer dost olurdu.Kimseyi üzmemeye özen göterir,farkında olmadan üzerse çok üzülürdü.

Her şeyini sevdikleriyle paylaşırdı.Onlara küçük de olsa hediyeler
almak çok hoşuna giderdi.Özel günleri özellikle kutlardı.Kadeh kaldırarak ”nice güzel günlere”demesi çok içten olurdu.Yapay davranışları mizahi bir dille eleştirmekten de geri kalmazdı.
Çok hoştu.

Onunla olmak büyük keyifti.
Kararlıydı ama aldığı kararları hemen uygulamaya koymak isterdi.
Kısa yaşamına birçok şeyi sığdırmaya çalışmasından da anlaşılacağı üzere sabırsızdı ve aceleciydi.
Böylesine candan ve sevgi dolu bir insanı kaybetmenin derin acısını yaşamaktayız.
Onu çok özledik.

Refik Kocabıyık
10 Aralık 2007

Posted 18 Mart 2011 by utkukocabiyik in utku kocabıyık, Yazdıklarınız

Dağlar çağırır bazen ve gitmek gerekir

Ahmet ÇİNİCİ
“Dağ sevdasına birlikte başladık. Beraber kaşık salladık daracık çadırda tencereye.
Ailelerimiz kızıyor bize. Anlıyoruz kaygınızı bizim için. Lütfen bizi
bağışlayın, dağlar kara sevdadır. Bu sevdaya düşen iflah olmaz. Bazen dağlar
çağırır ve gitmek gerekir.”

 

 

KUTSUYORUM
I
Bizdik
Bir
gece vakti Ağrı’nın şahikalarına tırmanan

Patikalarda hiçliği
arayan…
Bizdik
Rüzgâr uçurumlarda ölümü kovalarken
Mor
dudaklarlarımızla Ağrı´yı alnından öpen

II
Bizdik
Mardin kalesinin
surlarından
Mezopotamya ovasına süzülen
Harran´da kalkan tozu
yalayan
Ve çocukların masum hallerine ağlayan
Bizdik
Nemrut´ta
heykellerle yeni günü şafakta karşılayan

III
Ey karşımda duran
yüce dağ!
Senin yüceliğini kutsuyorum
Gökyüzü şahidim olsun ki
Kendi
yüceliğimi de kutsuyorum

IV
Ey üzerimdeki alçak bulut
Sana soludum
nefesimi
Hadi daha ne duruyorsun
Dağıl
artık!
Hadi!
Dağıl!

Dağların yücelerinden sarnıçlara tertemiz sular
doldurdum…Şimdi yıkıyorum tüm kötülükleri…


Fikret Şimşek

 

Sivrihisar
22-23 Temmuz 2006 tarihlerinden gerçekleştirilen
Sivrihisar tırmanış etkinliğine ait fotoğraflar.

ALADAĞLAR

En az Alp’ler kadar güzellikleri olan dağlarımızlardan biri de Aladağlar’dır.İç
Anadolu Bölgesinin güneyindeki Niğde’den başlayıp Kayseri’yi aşarak Adana’ya
doğru uzanan sıra dağlar.
Aladağlar Orta Torosların bir
uzantısıdır.Torosların en yüksek tepesini oluturan Demirkazık(3756m)ve
Kaldı(3734m)zirveleri buradadır.
1965 yılında milli park olan bölgede
dağcılık,kampçılık,doğa yürüyüşü,kayak,tur kayağı,doğa fotografçılığı,kuş gözlem
veya botanik bilimi gibi çok değişik spor,hobi ve araştırma yapılabilir.

 

 

Aladağlar-Yedigöller, 2-6 Kasım 2005
2-6 Kasım 2005 tarihleri arasında
gerçekleştirilen Aldağlar, Yedigöller etkinliğine ait fotoğraflar. Kötü hava
koşulları nedeniyle Yedigöller’e ulaşılamamıştır.

Posted 18 Mart 2011 by utkukocabiyik in Dağlar

anma

10897111_10152946388844500_7848039756957798819_n[2]

 UTKU NİKADOS(Nikfer Kayak Doğa Turizm Gençlik ve Spor Derneği) ÜYESİ KARDEŞLERİ İLE BOZDAĞ’DAYDI 

ODTÜ DKSK’li Dağcılar Utku’yu Mezarı Başında Andılar

20 Nisan 2013 günü Denizliye gelen Orçun,Narin,Bilge ve Ömer’den oluşan ekip aynı gün Utku’nun Nikfer’deki mezarına çiçek bırakarak saygı duruşunda bulundular.

Utku’nun  ailesinin de hazır bulunduğu anma etkinliğinden sonra DKSK’li dağcılar Bozdağ (Nikfer-Köyceğiz) keşif Yürüyüşünü başlattılar

20130418-012DKSK

20130418-009DKSK

20130418-003DKSK

***************************************************

utku

Utku’nun ODTÜ DKSK’lı bir grup arkadaşı her yıl olduğu gibi bu yıl da onu özlemle
andılar.
Kadir,Çinici,Güneş,Ozan,Gilnihal ve Caner önce mezara çiçek
bıraktılar,ardından ailesini ziyaret ederek anılarla uzun uzun sohbet
ettiler.Cumartesi günü gece Ankaraya döndüler.

ODTÜ
DKSK’DEN UTKU’YA AĞRI ESİNTİSİ
Ağrı Dağı zirvesinden sonra soluğu Utku’da
alan bir grup ODTÜ’lü dağcı onu unutmayacaklarını gösterdiler.
27 Şubat 2010
Cumartesi günü Denizli’ye gelen Hüseyin,Volkan,Ece,Özgür,Güven,Gülşah,Pelin ve
Deniz’den oluşan ekip önce Utku’nun ailesini ziyaret ettiler.Ardından Nikfer’e
giderek yağmur altında Utku’nun mezarına Karanfiller bıraktılar.
Ardından
kasaba kahvesinde Belediye Başkanı ve diğer kasaba halkıyla sohbet eden dağcılar
akşam Denizli’den ayrıdılar.

Utku sevgi ve özlemle anıldı

DKSK’li arkadaşlarının da katıldığı anma oldukça hüzünlü oldu. Utku’nun can arkadaşı Semra Yalçın’ın da yer aldığı ODTÜ ekibinde Demirkazık tırmanışında bulunan Şaziye Denizoğuz,arkadaşları Volkan,Kadir ve Ayça vardı.Annesi Hüdaye,Babası Refik,Kardeşleri Barış,Savaş,gelinleri Emel,amcaları Abdullah,Hüseyin,amca oğulları Mehmet,Yüksel,Eşi Sultan anneleri Zeynep ve Ergül Kocabıyık da toplantıda bulunanlardan bazılarıydı.
Utku’nun çocukluk ve dağcılık
anılarının anlatıldığı anma toplantısına katılanlar slayt gösterisi sonrası
gözyaşlarını tutamadı.
Ayrıca Odtü’de geniş kapsamlı bir anma gecesinin
düzenleneceği belirtildi.(20.12.2007)

Diğer bir Odtü DKSK ekibi de 05.01.2008 günü Utku’nun mezarını ve ailesini ziyaret ederek onu saygı ve sevgiyle anmışlardır.Ekipte Aladağlar kazasından yaralı
olarak kurtulan Hüseyin Kapukaya, arkadaşları Ozan Keysan ve Soner de vardı.

Posted 18 Mart 2011 by utkukocabiyik in anma

Utku ve Bürkan’ın anne ve babalarına…

Geçen günler azaltmıyor
acıları…Geçen günler arttırıyor özlemleri…Giderken Onlar, bizi biraz daha
eksik, biraz daha yalnız, biraz daha kimsesiz bırakıp gittiler…Artık bundan
sonra dağa giderken,”kara sevdamız”a giderken, Onlar’la birlikte çıkacağız
yola…Onlar karşılayacak; “Hoşgeldiniz.” diyecekler yükseklerden…Ayrılırken
uğurlayacaklar doruklardan; “Güle güle.” diyerek…Onlar’la döneceğiz yine de
kente – istemesek de ayrılmak “kara sevdamız”dan…

Diyorum ki 2 fidan
diksek Baraka’nın çimlerine, bir köşeye…Büyütsek onları sevgimizle
sulayarak…Özlemlerimizle büyüseler ve bizi izleseler bir köşeden…Ve
paylaşsak içtiğimiz şaraptan bir yudumu eskisi gibi…

Onlar giderken,
bizden de bir parça götürdüler…Ama belki de doğmak-büyümek-ölmek’ten ibaret
olmadığını yaşamın, haykırarak bağırdılar, aslında yaşanmayan yaşamları
sürdürenlerin suratına…Onlar belki gittiler ama bizim içimizde, bizi biz eden
değerlerle, büyüttüler bizi aynı zamanda…

Artık hepimiz biraz daha
Utku, biraz daha Bürkan olduk…

Hiçbir yılbaşı, hiçbir gün 2007 gibi
olmasın…

DKSK’dan kızlarınız ve oğullarınız…

İ.EMRAH
ÖZGÜN
09.01.2007

Posted 18 Mart 2011 by utkukocabiyik in utku kocabıyık, Yazdıklarınız

Medyadan 2

  

                 Toplumsal Demokrasi

       VAKİT

            YENİ ASYA

    YENİ GÜN

Zirvedeki ateş Denizli’ye düştü

DAĞCI GENÇ DOĞUM GÜNÜNDE ÖLDÜ
Niğde Aladağlar?da Demirkazık Dağı?na tırmanırken mahsur kalarak ölen iki dağcıdan Utku Kocabıyık?ın doğum gününde hayatını kaybettiği öğrenildi…. Denizlili olan kocabıyık’ın anne ve babası gelen acı haberle yıkıldı.

Olayın duyulmasının ardından Utku Kocabıyık’ın Denizli?de yaşayan ailesinin evi, taziyeye gelenlerle dolup taştı. Anne Hüdaye Kocabıyık sürekli gözyaşı dökerken, emekli öğretmen olan baba Refik Kocabıyık ise kendine hâkim olmaya çalıştı.

Refik Kocabıyık, oğlunun bayram tatilini arkadaşlarıyla birlikte geçirmek istediğini ve 1 Ocak’ta 25 yaşına bastığını söyledi. Kocabıyık, büyük acı yaşadıklarını ve söyleyecek söz bulamadığını belirterek, “Hiç kimsenin böyle bir acı yaşamasını istemem” dedi.

Oğlunun mahsur kaldığını internetten öğrendiklerini ifade eden Refik Kocabıyık, “İlk önceleri isim geçmiyordu, ancak biz tahmin ettik. Gelişmeleri de sürekli olarak internet ve televizyonlardan takip ettik. Niğde Garnizon Komutanlığı’nın çalışmalarını sürekli takip ediyorduk. Sabaha doğru umutlarımız tükendi” diye konuştu.

Oğlunun 1 Ocak 1982 tarihinde doğduğunu ancak doğum günü ile bu olayın aynı günde gerçekleşmesi arasında kendisinin bir bağlantı kuramadığını belirten Refik Kocabıyık, “Annesi olayı ilk duyduğunda, oğlumuzun öldüğünü söyledi. Bazı insanların doğum gününde öldüğünü söyledi. Ama ben bunu batıl bir inanç olarak değerlendirdim ve katılmadım. Oğlumun doğum günüyle aynı günde ölmesi rastlantı” şeklinde konuştu.

ODTÜ Bilgi İşlem Merkezinde bilgisayar mühendisi olarak görev yapan ve Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu Yedek Üyesi olan 24 yaşındaki Utku Kocabıyık, Demirkazık Dağı’na tırmanırken 2 arkadaşıyla birlikte mahsur kalmış ve dün Gürkan Yüksel ile birlikte donarak hayatını kaybetmiş şekilde bulundu.

   ŞOK

          ORTA DOĞU

turkish_daily_news2


 

Posted 17 Mart 2011 by utkukocabiyik in Medyadan

MEDYADAN

Posted 17 Mart 2011 by utkukocabiyik in Medyadan

Duygular 3

Ankara;mın sevgili bir üniversitesidir ODTÜ. Ülkenin dört bir yanından gelir öğrenciler. İlkin kimse tanımaz birbirini. Tek başınasındır geldiğinde. Kendi çocukluk heveslerin vardır, hayallerin, coşkuların; paylaşılmayı, paylaşıldıkça artmayı bekleyen. Birgün yolun BARAKAnın önünden geçer…

BARAKA bir küçük binasıdır ODTÜ;nün. İnşaat zamanı, plana aykırı inşa edilmiş derme çatma köhne eski bir yapıdır. Ne önemi var diyeceksiniz? Nedir bizi, hepimizi bu kadar birbirimize bağlayan?

BARAKAydı kuşkusuz dağlara, bayırlara, kayalara olan sevdamızın kaydını tutan. BARAKAydı nice aşkların tohumunu serpen, bir ömür boyu arkadaşlıklarımızın temelini atan. BARAKAdır, BARAKAmdır, BARAKAmızdır bizi ve coşkun sevdalarımızı kucaklayan.

Nice resimler çizildi, yazılar yazıldı, sloganlar atıldı duvarlarına. Çatısına çıkılıp şaraplar içildi, önünde ateşler yakıldı, çadırlar kuruldu, fotoğraflar çekildi. Ne muhabbetlere, ne çay sohbetlerine ev sahipliği yaptı BARAKAm.

Yönetim önce duvarlarını griye boyadı, ardından yıkmak istedi, karşı koydu BARAKAm. Karşı koyduk. Önünü çimlendirdiler, inadına futbol oynadık. Çukurlar kazdılar, doldurduk, yollar açtılar, yine vazgeçmedik. Biz yine BARAKAmızdan vazgeçmedik! İnsan evinden ve ailesinden vazgeçebilir mi?

Dikilen ağaçlar büyüdü, gölgesine yattık, sohbet ettik. Kimisi sınavına hazırlandı, kimisi tezini yazdı bu çimlerin üzerinde. Tüm dostluklar, tüm aşklar bu küçük köhne yapının önünde gerçekleşti. Klübümüzün mekanı oldu BARAKAm. Evimiz oldu. Koca ailemizin sıcak yuvası. Ailemizse DKSK.

Orda birbirini buldu tüm sevdalılar. Orda paylaşıldı. Paylaşıldıkça çoğaldı. Çoğaldık.
Onca karşı etkene rağmen inadına sevdalandık dağlara, inadına aşık olduk. Vazgeçmedik. Vazgeçemedik ki!

Hiç biri annesinin babasının sözünü dinlemedi DKSKlı çocukların. Gitti. Hepsi gitti. Dağlara gitti. Gittik. Kar, kış demedik gittik. Soğuk nedir bilmedik tırmandık, beraber çadırlarda uyuduk, aynı tencereden çorbamızı içtik. Yemeğimizi, uykumuzu, giysimizi kısaca tüm hayatımızı paylaştık. Hiç birimiz ne dağlardan ne birbirimizden vazgeçemedik.
Biz hayatımızın sevdasını bulduk ve bağlandık yüce dağlara. Biz yıllar yılı büyüyen kocaman bir aile olduk. DKSKlı olduk. Ortak bir sevdayı büyüttük. Gizli parolamız oldu BARAKA ve DKSK.

Geçmişini bilemem ama son on yılda böylesi bir sahneye tanık olmadı BARAKAm. O coşku, o heyecan, o aşk, o hareket, o ateşli sohbetler yerini sessiz bir hüzne ve gözyaşlarına bıraktı bugün. O hepimizi birbirine, bizleri de BARAKAya bağlayan o görünmez ip yine iş başındaydı. Bugün sevgili UTKU ve BÜRKAN’ı ebediyete yolcu ettiğimiz gündü. Bugün BARAKA belki de ilk defa sustu ve pencerelerine siyah bir perde çekti hepimizin gözyaşları altında. Bugün ilk defa bu kadar hüzünlüydü BARAKAm. Hiçbirşey yapamasak da, elimizden birşey gelmese de sadece orada olmak ve onları uğurlamak, kar çiselerken Ankara semalarında. Sessice durmak ve o suskunluğu paylaşmak kırmızı gözlerle. Ama aynı coşku, aynı bağlılık ve aynı aşk hala herkesin yüreğindeyken.

Aynı aşk uğruna verilmedi mi zaten canlar? Dağların, dorukların, o kasvetin ve o büyük salt sessizliğin uğruna. Heybeti ve ihtişamıyla hangimizi büyülemedi ki Demirkazık?
Aşk için ölmek iş değil derler, uğruna ölünecek aşk bulmakmış asıl mesele. Bu gençler, arkadaşlarımız, DKSK ailemizin üyeleri, yeni yılı dağlarda, sevdalandıkları yerde kutlamayı düşleyen, bu coşkuyu yüreklerinde hissedebilen ender kişilerdendi. Onlar, sevdiceklerinin yolunda yitirdiler canlarını. Sevdalandıkları yerde.

Bugün yalnızca biz değil, annelerimiz de ağladı. Bütün babalar iç çekti ”vazgeçiremedik şu çocuğu bu sevdadan” diye. Çünkü dağlarda can veren yalnızca UTKU ve BÜRKAN değildi, bizdik, onların evlatları.

Vazgeçemedik ki!

Bu yazı, tüm ODTÜme, BARAKAma, DKSKma, kayıplarımızın tüm sevenlerine, ailelerine, arkadaşlarına ve dünyadaki tüm dağ sevdalılarına.
Hepimizin başı sağolsun.
Yasemin,b.Tekmen/İzmir

                                         Sevgili Hüdaye
…Ölümün güzeli olur mu bilemiyorum ama bana göre Utku’nun ölümü en güzel ölümdü.Yani ölümsüzlük oldu.Günlüğümde de belirttiğim gibi asıl o yaşadı bence.Bizimki nefes alıp vermekten ibaret.O yüden her Utku’yu düşündüğümde bravo diyorum. 25 yıla ne çok şeyler sığdırmış.Her yerde, her olayda onu hatırlıyoruz Hürriyet’le birlikte.Galiba önemli olan da bu.Onu güzel şelerle hatırlayıp durmak.
Bu dünyaya bir Utku geldi çevresine güzel şeyler gösterdi,mesajlar bıraktı gitti.
İşte benim mesajlar:
-Kimsenin kalbini kırmayın,fani şeylerle uğraşmayın.
-Olaylara dar açıyla bakmayın,kuş bakışı görün.
-Alıp verdiğiniz nefesin hakkını vererek yaşayın,
Bir Utku’nuz olsun.
İyi ki Ömer’i ve dolayısıyla sizleri tanıdım da Utku’nun bu güzel mesajlarından mahrum kalmadım.
Gönlünü ferah tut Hüdaye.
Sebahat
03.01.2008

DAĞLARA GİTMEMEK CESARET İSTER

Evet kabul ediyorum ben cesur değilim;dağlara gidiyorum..

Bu yazıyı yazmamdaki asıl amacım son Aladağlar kazasında kaybettiğimiz (bu kelimeyi severek yazmadım buraya yazının devamında sebebini anlatabilirim umarım) Utku Kocabıyık ve Seza Bürkan Yüksel dostlarımızın kazasını medya ve geniş bir topluluğun algılayışından rahatsız olduğum içindir. Bugünde eğitim sırasında kaza geçiren Saadet Tursak arkadaşımızın vefat haberini aldım.

Nedir bu algılanış ve beni neden bu kadar rahatsız etti? Bir şey yazmasam olmaz mıydı? Olurdu tabii. Ben onların dağa neden gittiklerini, orada ne bulduklarını biliyorum. Bilmeyenleri de duymazdan gelirsem olur biterdi. FARKETMEZDİ.

Ama babalarından izin alamayan gençler için farkederdi,
Okul arkadaşları karşısında gidişini savunamayanlar için farkederdi,
Jandarmadan izin alamayacak olanlar için farkederdi,
Haber olsunda içi önemli değil diye olur olmaz herşeyi yazan gazeteciler için farkederdi.
İçinde farklı birşeyler hisseden ama bunu açıklayamanlar için farkederdi
….
Çevrenizde dağcılık, yamaç paraşütü, dalış, kaya tırmanışı vs.. sporları ile ilgilenen birileri var mı bilmiyorum. Bende elimden geldiğince bu sporlarda ilgi duyduklarımı, imkanlar elverdikçe ve eğitimleri tamamlayabildikçe yapıyorum. Futbol ya da basketbol dışında sporları çok da iyi tanımlayamamış ve alt yapısını oluşturamamış toplulumuzda, bu tür sporları yapmak sürekli bir soru işareti yaratmıştır.
Neden bu insanlar canlarını tehlikeye atmaktadır?
Yapılacak başka işleri yok mudur?
Yoksa dağlar kurban mı istemektedir? (Bu laf kadar trajik olanını duymamıştım.)

Bu sporları yaparken karşılaştığım hiçbir durum, dağları, kayaları, bulutları insanın canını almaya susamış birer canavar gibi gösteren bu tanımlamalar kadar kanımı dondurmamıştır.

Bir yolculuktur çıkılan, dağlarda, bulutların arasında, denizlerin koynunda.

Yürümeye başladığınızda ilk önce kayalar, çiçekler, ağaçlarla tanışırsınız. Çadırınızla tanışırsınız, sanki yeryüzünde sizin en iyi dostunuzdur. Ayakkabılarınızla tanışırsınız. Onlara iyi bakarsanız onlarında size iyi baktığını anlamaya başlarsınız. İpiniz yeryüzündeki en önemli varlıklardan biridir. Kendinize çok dikkat edersiniz. Bedeninizi dinlersiniz. Tuzlu bir şeyler mi istiyor, tatlı mı? Susadı mı, yoksa yükseklik, oksijensizlik dengenizi mi bozmaya başladı? İçe dönüksünüzdür. Olan biten herşeyi anlamaya çalırsınız. Hava ile konuşmaya çalışırsınız. Kurtlar ve ayıların yolunu anlamaya, onlara rahatsız etmeye gelmediğinizi anlatmaya çalışırsınız. Bir anlaşma yapmaya çalışırsınız yamaçlarla, yamaçlarda incecik bir dengede duran çığlarla. Onu anlamaya, kendinizi anlatmaya çalışırsınız. Okşayarak yanından geçmeye çalışırsınız.

Havaya dokunursunuz, bulutları anlamaya, yerden kopup gelen termikleri göremezsiniz ama görmeye çalışırsınız. Göstermesini istersiniz bu büyünün kendini bir dakikalığına. Görürsünüzde zaten kanadınız hemen al işte burda der. Anlamaya çalışırsınız, ona katılmaya, onunla yükselmeye, anlattığı büyülü hikayeye kulak vermeye çalışırsınız. Uğultuyu kanadınıza sorarsınız. Uzanırsınız umuzlarına beraber süzülürken şehirlerin arasında durmadan karşılıklı anlatırsınız hikayelerinizi ve dinlersiniz.
Şartlar zorlaştığında ayrılma zamanı geldiğinde, en zayıf halka olarak bedeninizin artık tamam dediği yerde hemen anlarsınız. Birlikteliğe ara vermelisiniz.

İstenmediğinizden değil, zayıf olmanızdan,
korkutmak için değil, tekrar gelecek olmanızı bekleyebilmek için
– hadi dön evine der dağlar size
Sizde dönersiniz, gitmek kalarak aklınızda;
ona dönmek,
yamaçta uçmak kalarak.

Oralarda ne bulursunuz

Kaybettiğiniz kendinizi dinlemeyi bulursunuz, yardım etmeyi, el uzatmayı, yardım almayı, arkadaşın için kaygılanmayı bulursunuz.

Bir akşam yemeğinde bir dilim soğuk ekmeğin değerini bulursunuz.
Aklınızda kaybettiğiniz hayalleri, umutları, düşünceleri bulursunuz.

Uzun süredir veremediğiniz kararları verirsiniz, anlamadıklarınızı anlar, korkularınızı bulur onları anlarsınız.

Aklınızdan uzaklaşmış olanları, yaşamı, arkadaşlığı, dostluğu, bir bardak suyu, ayakkabılarınızı, sevdiklerinizi bulursunuz.

Uyku tulumunuzu, çadırınızı o kadar seversiniz, o kadar sevmeyi bulursunuz, kaybettiğiniz.

Kısacası bulursunuzda, bulursunuz

Yaşamı bunları bilmeden, bulmadan yaşamaya çalışmak cesaret ister. Kullandığınız araçlarındandır dağlar, kayalar, doğa, gökyüzü.

Biz işte bunlardan dolayı yaparız bu sporları. Dağcılığı, kaya tırmanışını, yamaç paraşütünü, dalışı ve diğerlerini.

Bunları yaşamaktan ben çok mutluyum. Dağlara gitmemek cesaret ister. Evet ben cesur değilim
Gitmek hep aklımda…

Alpay Oğuş
15,01,2007

Posted 15 Mart 2011 by utkukocabiyik in Yazdıklarınız

Duygular 2

 

1 Ocak günü kardeşlerimiz, durmadılar aslında, tırmandılar,
Gökyüzüyle yeryüzünün buluştuğu yerde sonsuzlukla buluştular.
Yukarılarda rüzgarla bir oldular.
Artık dağa gittiğimizde, nadiren açan çiçeğe, sarp kayalıklara bakalım, esen rüzgara yüzümüzü dönelim. Çünkü onlardan selam getirirler, tıpkı dağda sonsuzlukla buluşmuş diğer dağcılardan getirdikleri gibi. Ve kar yağdığında, başımızı göğe kaldırıp, kollarımızı açacağız. Yüzümüze değen her kar tanesinde onlara birer birer sarılacağız..

       Deniz Ercivan
                       Berlin
    Acının Değişmeyen Rengi

 geceye sustu…
 yankısında çığlıklar taşıyan uçurum
 gökyüzünün buklelerinde
 örülmüş yıldız sürüsü
  nefesinde birazdan tükenecek yaşamın
  gizli haberini soluyan rüzgar
  sürüp ayaz elbizlerini
  ayın yüzüne
  bağrında bulutların demliyor
  matemlerin en derinini

  sönmüştü çoktan ateş
  ucunda dostluğun sıcacık gözleri
  ve bakışlarında asla doğmayacak
  sabahların o kül hali
  duruldu
  damarda kan
  ve buza kırılmış parmakların ucunda
ovuşturulamayan yaşam

ölümcül düşlerin kara örtüsü karıştı kar beyazına
üzerinde iliği akmış bir bacak
ucu yanık bir tencere
kap kacak
kalakaldı öylece dalgın ve uyanık
ve sinesinde göğün güneşten ziyade
salınan demir halat
bir türlü ellerini kavramayan o halka
bükülüpte zincir
zincir boşluğu şimdi
yalnızlıktı seviştiği

çatlayıp o son söz dillerinden düşmüş
bir gün Aladağın bağrından
eteğinin ucunda Kapadokya ve Avanosun
salınıyorken hayat
yeni yetme bir kızın saçında toka gibi lahar
çelişkisiz yaşam

yüzünde yırtık bir gülüşle
ve yankısında rüzgar
hiçbir ağızda tanımlanmayan o çığlık
takılıp bir yamaçta
çocukların uçurtmalarına
biraz suskun
biraz sahipsiz
artık küskün duracaktı
tüm oyunlarına onların

aynı kahramanlık hikayeleri
hititlerden kalma
asur ve frigyanın
karanlık zamanları
kızılırmağın yırtık yerinden
sızan aynı kan
erimiş mum endamıyla süzülen peri bacalarında
her sabah çoban kavallarından düşmüş
aynı asil türkülerle yıkayacaktır yüzünü

tüm zamanlar tekrarıdır anların
güzel atların asla şaşmayan nal izi
durur yollarında
ve bir kuantum kanunudur
yelesinde tüfler
perdesiz bazaltların vadilere esişi

somut kalır ak süt
damlayan acı
ağızda ağıt
arınıp tüm maddelerinden hatırlanmak
ve yaşamdan uzak
unutulur bir hikaye
kanar bir ananın memesinden artık
dingin ve değişmez rengini

Seza Bürkan Yüksel ve Utku Kocabıyık ın anısına;
Nur içinde yatmaları ve ailelerine sabır dileklerimle.

Deniz Ercivan
Berlin 18.03.07

YAKIŞMADI SİZE HİÇ
GİDİŞİNİZ OLSA DA SOYLU…

NİL NİLSEVEN

İKİ CEYLAN ELELE

Kocaman çığ
düştü yüreklere
Ah!
yandık
acı haberle

Yakışmadı hiç size
gidişiniz olsada soylu
ilk harfi bile ölümün
sırası mıydı ?

Saplandı, buzdan ok
her birimize.

yandık…
uykular haram
yastıklar ıslak
gözyaşınla dolu diken
yatılmıyor yataklar.

Ah !
iki ceylan
gezer elele
Demirkazık Dağlarında
inmez zirvelerden
hiç solmayacak
iki anemon…

Bak, hey dağcı ;
Melek olmuş gülümsüyor;
kardeşlerim…
Yazgıları öyle yazılmış…
kardan çiçeklerle
alınlarına.

”Ruhlarınız şad olsun
Mekanınız cennet
Rahmetle.”

nacizane (doğaçlama derim ya hep…etkilendim hatalarınla kabul edin arkadaşım.)

işte yandık ….kaçıncı bilmem bu yanış ?
var mı bunun ötesi…

yüreğinize sağlık…selamlar saygılarımla
Dağlar ve dağcılar yasta….
06.01.2007

Posted 15 Mart 2011 by utkukocabiyik in utku kocabıyık, Yazdıklarınız

Duygular

Utku ve Bürkan’ın anne ve babalarına…

Geçen günler azaltmıyor acıları…Geçen günler arttırıyor özlemleri…Giderken Onlar, bizi biraz daha eksik, biraz daha yalnız, biraz daha kimsesiz bırakıp gittiler…Artık bundan sonra dağa giderken,”kara sevdamız”a giderken, Onlar’la birlikte çıkacağız yola…Onlar karşılayacak; “Hoşgeldiniz.” diyecekler yükseklerden…Ayrılırken uğurlayacaklar doruklardan; “Güle güle.” diyerek…Onlar’la döneceğiz yine de kente – istemesek de ayrılmak “kara sevdamız”dan…

Diyorum ki 2 fidan diksek Baraka’nın çimlerine, bir köşeye…Büyütsek onları sevgimizle sulayarak…Özlemlerimizle büyüseler ve bizi izleseler bir köşeden…Ve paylaşsak içtiğimiz şaraptan bir yudumu eskisi gibi…

Onlar giderken, bizden de bir parça götürdüler…Ama belki de doğmak-büyümek-ölmek’ten ibaret olmadığını yaşamın, haykırarak bağırdılar, aslında yaşanmayan yaşamları sürdürenlerin suratına…Onlar belki gittiler ama bizim içimizde, bizi biz eden değerlerle, büyüttüler bizi aynı zamanda…

Artık hepimiz biraz daha Utku, biraz daha Bürkan olduk…

Hiçbir yılbaşı, hiçbir gün 2007 gibi olmasın…

DKSK’dan kızlarınız ve oğullarınız…

 iskender özatlı
aladağlara tırmanışları sırasında tipiye tutularak can veren üniversiteli iki arkadaşım seza bürkan yüksel ve utku kocabıyık’a allah rahmet eylesin … onlar için yazdığım yazıyı sizinle paylaşmak istedim…

Tanrı’nın Şiiri: ÖLÜM

Her şiirin bölücü bir yanı vardır
Çünkü şiir şairin intikamıdır.

Aklıma takılan ne varsa kâğıda döken bir insan değilim aslında. Ya da sevdiklerine istediği her an açılabilen; Ama bir köşeye sıkışmış bir cesaretim vardır yine de sevdiğime onu sevdiğimi belli eden
Tanımasam bile; bir şeyler iter beni yazmaya acemice ama içtenlikle. Bu tanrı’ya açık bir mektuptur şiirsel bir dille, ölümü artık yasaklasın diye.. Bu Seza ve Utku’ya bir selamdır;İyi ki ODTÜ’lüyüz desinler diye Ve Aladağlar’a bir isyan…

Tanrının en çok sevdiği şiirdir ölüm
Her gün defalarca okur da bıkmaz
İntikamıdır Tanrı’nın ölüm.
Bölücü bir harekettir,
İki dünya arasında
Meşrulaştırılmış.
Boyun eğiyorsak
Sadakatimizdendir Tanrı’ya.
Susuyorsak sadakatimizden.

Her şiirin bölücü bir yanı vardır
Çünkü şiir şairin intikamıdır

Kimi zaman birkaç kelime,
Kimi zaman, zamana ters düşen bir düşünce
Kimi zaman suskunluk
Belki de boşluk

Ama en onurlusu olsa gerek
Ölüme bir şiirle karşı gelmek
Ya da ölüme şiir gibi
Severek gidebilmek…

Ölüme severek gidebilmek, Dağların doruklarına sevdalanmak, dağların doruklarında uykuya dalmak, Kaç kere gülmüştür bu gençler acaba o dağ yolunda? Hangi birimiz gülerek gidebileceğiz ölüme. Hangi birimiz can verecek sevgilisinin koynunda? Ve biz sevdiğimiz için bölünürüz ve biz sevdiğimiz için böleriz.

Sevmek
Bölünmektir
Bir yürekten binine

Sevmek
Bölmektir
Bin yürekten birine

Ve her şiirin bölücü bir yanı vardır
Çünkü şiir şairin intikamıdır
Utku ve seza’nın
Dilleri dönmediği için söyleyemedikleri
Son mısraları belki de şunlar olacaktır:

Belki ayrılığa yakın bir hüzündür bizimkisi
Damdan düşercesine ani
Belki zevke yakın bir ölümdür bizimkisi
Dağdan düşercesine vahşi
Vedalaşamadık
Affola
Özleyin bizi.

Bu iki yüreğin binlerce yüreğe bölündüğü, iki yüreğin binlerce yüreği böldüğü bir sevginin açık mektubudur. Doruğuna ölümün bayrağını astığımız Aladağlara, Tanrıya, Utku’ya ve Seza’ya…

İskender ÖZATLI (bir bayram sabahı)

Gönderilme Tarihi : 03.01.2007 13:46

S NOT HARD TO FALL WHEN YOU FLOAT LİKE A CANNONBALL..4.01.2007

Parmak uçlarımda yükseldim
Saçlarım kar tanelerini topluyorken
Omuzlarımdan dökülüp

Yükseldim,
Hayat aynı seyrinde..

Tıklım tıkış bir cenazeye gittim..
Elimde bir demet kırmızı karanfil vardı.
Küçücük görünüyordum herkes bana baktı.

Ne yaparsam yapayım ölen bir çocuğu babasına geri verememenin
beton gibi ağır gerçekliği..
“hiçbir baba oğlunun ölümünü görmemeli..”
Paprikayı(bahar) babasına veremediğim gibi..

Öte yandan o kadar kıskanıyorum ki..
Bizim mutlu sonumuz bu..
“Dağlar çağırır ve gidersin”
Şanslı olayım istiyorum onlar gibi
Ama onlar da beni babama veremezler ki..

Hep yağmur yağdı sonra..
Bıraktım karanfilleri,içindeki çocuktan daha soğuk tabuta..
Hiçbir kimse yaşamamalı bunu..
Görmemeli o korkunç tabutu..

Bir dünyayı nasıl alıyor içine o iğrenç kutu?
Nasıl sığıyor o kadar anı,hayal,sevgi,tutku?
Nasıl da yok olup gdiyor ateş,ten..
Saç telleri,kokusu yatağında duruyorken..

Herkes ağladı,her yer ıslaktı
hem içerde hem dışarda..
Ben ağlamadım,
Çünkü ağlasam susamayacaktım

Çocuk orada yatıyordu
Sanki yokmuş gibi konuşuyorlarken,
Herkes ağlıyordu
Duvarda gülümseyen resmine bakan yoktu.

Tıklım tıkış salonda bembeyaz yüzümle öylece duruyordum
ölüm kolunu omzuma atmıştı

Herkes ağlıyordu
Gazeteciler flasları patlatıyordu kan çanağı gözlere
Ağlayan mahvolmuş yüzlere zoom yapıyordu
Biraz daha acı,daha da ölüm diye kıvranıyordu ölüden daha ölü ruhları..

Tiksindim onlardan
Soğuktu salon,kapkaranlıktı
tek ışık -tabuttan gelen-ıstıyordu ruhları
Tiksindim onlardan

Gittim
Bir ewin balkonunda ateş yaktık
İçtim
Ellerim üşümüştü
Paprikanın bedeni çürümüştü
Dünya hiçte güzel biryer değil
Nasıl inandık bu masala?
Nasıl ikna edildik bu oyunu oynamaya?

Gittikçe daha da kararıyor herşey..
Gittikçe daha da kararacak..

Bir ölümü daha taşıyacak yer yok ruhumda
lütfen durun bir dakika!
biraz daha yavaş..
birazcık daha..

*Seza Bürkan Yüksel ve Utku Kocabıyık’ın anısına..

luthien

AĞIT

Fikret Şimşek
6/1/2007 – AĞIT

……/Seza Bürkan Yüksel ve Utku Kocabıyık”ın anısına…

Sessizliği yırttı çığlıklar
Yankısı uçurum
İki özgür tin asıldı yıldızlara
Ay titredi karanlığa, gecenin yangını çiy

Meleklerin gözyaşları donmuş bedenlerinde
Bulutlar kızıl memelerinden öptü acıyı

Demir Kazık Dağı…
Soluğu mâtem
Rüzgâr hiçliğe ağıt

…Ve o sessizlik…!

Fikret Şimşek
4/1/2007

Utku Kocabıyık
Eray Özer

10/01/2007 /RADİKAL

Utku Kocabıyık… Geçen hafta hepimizi üzüntüye boğan kazada hayatını kaybeden iki dağcıdan biri. Ben de yaklaşık iki yıl ODTÜ’de, Dağcılık ve Kış Sporları Kolu’nda dağcılık yaptım. Utku birlikte dağa çıktığım, aynı kampta gecelediğim bir arkadaşımdı. Diğer arkadaşımız, Bürkan Yüksel’le birlikte Aladağlar’da hayatlarını kaybettiğimi öğrendiğimde
uzunca bir süre kendime gelemedim.
Biliyorum, bu sayfalarda futboldan bahsediyoruz. Ama aslında spor ortak bir tutkunun ifade biçimi… Söz konusu dağcılık da olsa, futbol da ikisinin de ortak paydası olan tutku değişmiyor. Geçen haftaki kazanın ardından Türkiye’de hemen her evde, “Böyle spor olur mu?” cümlesi işitildi, biliyorum. Haklılardı… Gencecik iki gencin dışarıdan bakıldığında ‘boş bir heves uğruna’ hayatını kaybetmesi can acıtır, kabullenmesi zordur.
İlginç olan ‘böyle spor olur mu’ diyen bizler cep telefonumuzla konuşurken araba kullanmakta, otobanda karşıdan karşıya geçmekte, bir önceki depremde tüm kolonları çatlayan evimizde oturmaya devam etmekte bir sakınca görmeyiz. Şehirlerarası yolda araba kullanırken, İstanbul’da gece yarısı
ıssız bir sokakta yürürken aslında hayatımızı çok daha anlamsız bir şekilde riske ederiz de bunu kendimize bile belli etmeyiz.
Doğrudur, dağcılık zor ve tehlikeli bir spordur. En büyük tehlikesi insanın kaza anında nasıl bir tepki vereceğini önceden bilememesidir. Yapılması gerekenler hakkında iyi bir eğitim alabilirsiniz, ama tüm eğitim bir simülasyondan ibarettir. Kaza anını yaşayamazsınız. O anda bütün bildiklerinizi unutup unutmayacağınızı, kendinizi kaybedip kaybetmeyeceğinizi bilemezsiniz. Bir eğitimde alnım yarıldığında eğitimi veren kişi benden çok bağırarak ağlamaya başlamıştı.
Bütün bunlara karşın dağa gitmek bir tutkudur. Bir deplasman maçına gitmeye benzer. Yahut maç öncesinde stat çevresinde gecelemeye… O soğukta, o dağda gecelemeyi neden sevdiğinizi siz de anlamazsınız. Tarif edemezsiniz. Hemen her kampa gidişimde daha yola çıkmadan pişman olurdum. Ama yine de giderdim. Bir şey beni oraya çekerdi.
Sporun ortak noktası işte bu tutkudur. Bu yüzden eksi 15 derecede maç izleyen bir futbol seyircisi birimize deli, birimize âşık gibi görünür. Spor aslında bir aşktır. Zaman zaman Utku ve Bürkan gibi yürekten sevenlerin uğruna hayatlarını bile riske edebildikleri bir aşk… İkisi de rahat uyusun!

10.01.2007
RADİKAL

Yaşar SÖKMENSÜER
ysokmensuer@hurriyet.com.tr

Ağlar dağlar

O 22 yaşında.

Bürkan Yüksel.

ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğrencisi.

İsminin anlamı, “yanardağ”.

* * *

Utku Kocabıyık ise 25 yaşında.

Sekiz yıldır dağcı.

İki arkadaş da ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu üyesi.

* * *

Bürkan web profiline şu cümleyi almış:

“Dünya bir gündür, o da bugündür.”

O gün, yani 1 Ocak, yakın arkadaşı Utku’nun da en önemli günü.

Çünkü Utku 1 Ocak 1982 doğumlu.

Belki Utku’nun doğumgününü hatırlatarak içlerinden birisi şöyle diyor:

“Hadi zirve yapalım.”

* * *

Ve önceki gün Niğde Aladağlar’da gözlerini zirveye dikiyorlar.

Aladağların en yüksek noktası olan, 3 bin 756 metredeki Demirkazık Zirvesi’ne…

Dağcıların Türkiye’deki Kabe’sine.

Önde belki Utku yürüyor.

Karları eziyor, o daha tecrübeli.

Adımlarının izinden, arkadaşları 50-60 litrelik sırt çantlarıyla gidiyor.

* * *

Tipi bastırıyor birden.

Altı arkadaştan üçü düşüp yaralanıyor.

Bürkan ve Utku asılı kalıyor kayalıklarda.

Gece geliyor.

Üç bin 400 metrede, eksi 25 derece.

Ayışığında arıyorlar iki dağcıyı.

Ama Demirkazık vermiyor iki genci.

Şubat’ta Hacettepe Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü üyesi dört genci vermediği gibi.

Aladağlar bugüne kadar 14 can aldı.

Demirkazık Zirvesi’nin ilk aldığı genç ise, 1956 yılında Engin Kongar.

Bilim adamı, yazar, hocam Emre Kongar’ın ağabeyi.

İTÜ son sınıftayken, 21 yaşında.

* * *

Dağların zirveleri…

Nasıl da çağırır uzaktan.

Ama vakit de yok, artık heves de.

Bir hüznü, acıyı yerinde öğrenmeye…

Ağladağlar, bugün ağla…

erken003

Yeni yılın ilk günlerinde Niğde Aladağlar’da tırmanırken yaşamlarını yitiren ODTÜ’lü dağcılar Utku Kocabıyık ve Seza Bürkan Yüksel’in ölümleri, ODTÜ’de bir deprem etkisi yaratmıştı. Onların ölümünün ardından arkadaşları internette bir anı defteri oluşturdular.

Defterler kısa sürede doldu taştı, sadece ODTÜ’den değil Türkiye’nin ve dünyanın her köşesinden gelen mesajlarda onları tanıyanlar ve tanımayanlar bir noktada birleştiler: “Çok erken gittiniz be çocuklar.”

UTKU Kocabıyık ve Seza Bürkan Yüksel, dağlara duydukları tutkunun peşinden koşan iki ODTÜ’lüydü. 2007’nin ilk gününde Niğde Aladağlar’dan acı haber geldi. Aladağlar, Utku ve Bürkan’ı Ankara’dan ODTÜ’deki arkadaşlarından, ailelerinden ve henüz onları tanımayan herkesten aldı. Utku ve Bürkan’ı tanıyanlar ya da sadece haberlerde ölümlerini duyanlar tarifsiz acılarını internette açılan bir anı defterinde anlattılar. Anı defterine sadece Ankara’dan değil, İstanbul’dan, Elazığ’dan, Gaziantep’ten, Almanya’dan hatta Haiti’den mesajlar yağıyor. Mesajlarda kimileri onları alan dağlara sitem ederken kimileri tutkularının peşinden koşan bu iki gence imrenişlerini anlatıyor. Ama defterde belki de herkesin ortaklaştığı düşünceyi Utku’nun lise arkadaşlarından biri şöyle dillendiriyor: “Çok erken oldu be Utku…” http://dksk.styxstudios.com/ adresinde oluşturulan ve okuyanlara “Meğer ne kadar da seviliyorlarmış” dedirten anı defterinde yer alan mesajlardan bazıları şöyle:

BULUT ÇÖKTÜ ÜSTÜMÜZE

Ben Utkuyu çok tanımazdım ama bildiğim kadarıyla dağlara tutkundu. Onun sevdası dağlardı ve yine bir dağda tutkusu peşinde koşarken hayata göz yumdu.(Evren) Ne diyebilirim ki ardından, çay içmelerimizi mi, gecenin bir körüne kadar kod yazışlarımızı mı, yalıncakta koşmalarımızı mı? 3 senemiz geçti senle, yılbaşılar kutladık, toplantılarda terledik. Gelince ne güzel anlatırdın dağları, otostopları. En son gecen bayram görüştük, söz vermiştim sizlere, hakkın kaldı bende, Hakkını Helal Et Can Dostum.(N. Şenol YILMAZ/Ankara)

Sevgili Utku, acı haberi aldığımdan beri bir kara bulut çöktü üstüme. Çok üzüntülüyüm, kaybımız büyük. Ancak seninle paylaştığım bunca şey için çok mutluyum. Aklıma tüm DKSK(ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu) anılarım geliyor, çünkü çoğunda sen varsın. Beraber bulunduğumuz ortamlara hep güler yüzün, keskin zekan, yasama sevincin yansıdı ve eminim bulunduğun diğer ortamlar için de aynı şey geçerli. Anılarım beni dağ etkinliklerine, ayak ustu geyiklere, muhabbet ortamlarına götürüyor. Varlığın o kadar şey kattığı için gidişini kabul etmek zor geliyor. (Erdem Ergin/Port-au-Prince, Haiti)

TANIMAZDIM GAZETEDE GÖRDÜM VE AĞLADIM

Seni hiç tanımadım adını sadece gazetede gördüm ama senin için ağladım ama biliyor musun herkes senin kadar şanslı olamıyor yolda yürürken başa düşen bir tuğlayla hayat kaybedilebilirken senin gibi zaten uğrunda ölme riskini göze alabildiğin, ortaya canını koyabildiğin bir yolda ölmek de bir avuntu bizler için. Mekanın cennet olsun arkadaşım. (Seval Işık/İstanbul)

İnanamıyor insan ilk duyduğu anda bir şeyler paylaştığı insanın ölmesine. Sanki sonsuza kadar yaşayacakmış gibi geliyor. Belki de kendinden küçüklere ölümü yakıştırmıyor. Utku ile ODTÜ’deki onun ilk benim son 3 senemizi beraber geçirmiştik. Sessiz, sakin ve akıllıydı. Hatta o seneki çömezlere yaptığımız şakalarda sadece o ’uyanmıştı’. Sonrasında biz mezun olduk, peşimizden Utku da mezun oldu fakat onun dağ sevdası bitmedi Demirkazık’a kadar. Yaradandan rahmet dilemekten başka ne gelir ki elden. (Ahmet Sayın/İstanbul)

Çok erken oldu be Utku. Seni hep Mersin Fen Lisesi’ndeki gülen yüzünle hatırlayacağım. Toprağın bol olsun. (Ç.Evren ÖZDEMİR/ İstanbul)

Yol arkadaşından son veda

Utku ve Bürkan’la aynı tırmanışta olan ve arkadaşına son kez “Dağlarda görüşmek üzere Bürkancığım” diyen Ece Saroğlu ise acısını şöyle anlattı: “Siz gittikten sonra, bulutlar kapladı Aladağlar’ın üzerindeki maviliği; orada bulunduğumuz zamanki gibi parlamıyordu güneş gökyüzünde. Sanki Demirkazık da hüzünlenmişti sizi bizden aldığına. O’nun hüznü bizimkine karıştı, gökyüzüne yayıldı. Her ne kadar en keyif aldığınız şeyi yaparken, en sevdiğiniz yerde, dağlarda ulaşsanız da sonsuzluğa, gidişiniz çok erken oldu be kardeşler. Çıktığım her zirveden el sallayacağım sizlere, aldığım her nefeste sizin kadar hissedeceğim dağları yüreğimde. ’Projelerinin devamını getireceğiz elbette, ama bir konuda anlaşalım aslan, ben akademisyen olamam. Dağlarla ilgili olanları konusunda ise geri adım atan, senden aşağı kalan ne olsun! Dağlarda görüşmek üzere Bürkancığım, seni şimdiden çok özledim.”

Posted 15 Mart 2011 by utkukocabiyik in Yazdıklarınız

Ayrılık

ÇOK ERKEN OLDU BE UTKU…

Seni hep Mersin Fen Lisesi’ndeki gülen yüzünle hatırlayacağım… Toprağın bol olsun.
Ç.Evren Özdemir

Üzüldüm, çok üzüldüm. içim sızladı. Daha geçen gün Deniz Ercivan arkadaşımın meleklerimiz için yazdığı şiire yorum yazdım tekrar. Fikret şimşek ve Deniz Ercivan’ın da haberleri bu gün oldu.
Yazdım onlara link verdim; İnanın hepimiz ağladık
Allah sabır versin hiç kolay değil..

Şimdi karların altından gösterir gül yüzünü iki anemon
Ah ölüm nerde nasıl?
Hiç ziyaret edemedim su dökemedim kabirlerinize
Gökten yağar kar çiçeği usul usul rahmetle üzerinize
Beni temsil eder sizler için çarpan unutmayan unutturmayan her bir kalbi

Nilnilseven/Kocaeli

Sevgili Utku abi. Ben senin en sevdigin kuzenlerindendim. Ben daha 6-7 yaslarindayken seninle fransa 98 Dunya Kupasini izler ve her mac sonunda evin icinde mac yapardik. Bayramlarda anneannemin evinde biz kuzenler toplanir bir guzel oyunlar oynardik. Zaman gectikce hepimiz buyuduk. Senin ODTU’de islerin yoğun oldugundan artik pek uzun kalmamaya baslamistin Denizli de. Seninle birlikte olmanin tadini cikaramadim son zamanlarda. Gecen Ramazan Bayrami nda anneannemizin evinde seninle bilek guresi yapmistik ve ben seni zar zor yenmistim. Sen de bana gelecek Kurban Bayramı nda bunun intikamini alacagini soylemistin. Ama Kurban bayrami nın 3. gunu acı bir haberle sarsilmistik. Senin oldugune hic inanamadim. Bana yerine getirecegin o kadar söz vermiştin ki senin öldüğüne hala inanamiyorum. Seni daima hatirlayacagim… O neseli anilarimizi ve o neseli yüzünü…

Ozan Güneş/Muğla

Sana bizim yorelerden-Malatya-Arguvandan-bir turku ile veda etmek istiyorum. Utku!! cok uzgunum gunlerdir.Yattigin yerde huzur bul insallah.

Nazli Yardan Bana Bir Haber Gelmis
Eger Dogru Ise BÜktÜ Belimi
Duydum Ki Yari Yad Eller Almis
Kadir Mevlam Nasip Eyle ÖlÜmÜ

Daglar Harami Acma Yarami
Daglar Kisimis Yavrum ÜsÜmÜs
Sabah Yildizi Ayirdi Bizi Dost Ikimizi

BÜlbÜle SÖylen De Dalina Konsun
Bizi BÖyle Eden Allah Tan Bulsun
Sabreyle Sevdigim Ilkbahar Gelsin
Terkedeyim Vatanimi Elimi

Daglar Harami Acma Yarami
Daglar Kisimis Yavrum ÜsÜmÜs
Sabah Yildizi Ayirdi Bizi Dost Ikimizi
Arzu/MFL

Mezunumuz Utku Kocabıyık, Aladağlarda dağ tırmanışında
ekip arkadaşı Burkan Yüksel ile düşerek yaşamını yitirmiştir.

Sevenlerine bu büyük acıya dayanma gücü dileriz.
Hepimizin başı sağolsun.

ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği – METU Computer Engineering

Nasıl bir yolculukda olduğunu sadece senin gibi olan bizler anlar ve biliriz. Biz seni çok iyi anlıyoruz. Senin de bizi çok iyi anladığını biliyoruz. Varlığını keşfetmek, ele almak için dağlardaydın. Sen bunu başardın.
Alpay Oğuş  

ewet sewgili arkadasım utku kocabıyık ı nigde de dağa tırmanma sırasında kaybettik.herhalde bu olayı duymayan kalmamıstır.kendisi ODTÜ bilgisayar müh. tıp bilişimi konusunda yüksek lisans yapıyordu.ama ölüm onu zamansız yakaladı çok erken ayrdı bizi.daha gencliğinin baharında yapacak çok şeyi wardı.ülkesi için çok büyük hayalleri wardı ama olmadı.ama şu bir gerçekki bizler onu asla unutmayacağız.umarım bizden ayrı olduğun yerde rahat edersin kardesim.hoscakalllll UTKU

Mavi

Tanimasam da sizleri onemli degil. Baskalarinin cikmaya cesaret edemedigi doruklara cikma cesaretini gosterenler elbette farklidirlar, hayatlarinda guvenin rahatligina kapilanlardan. Cesaretinizin, tutkunuzun, ozgurlugunuzun onunde saygiyla egiliyorum. Keske hayat size daha nice doruklara cikma sansi verseydi…

tanımıyordum sizi tanımam da gerekmiyordu
yüreklerde aynı acı, aynı keder…
güle güle
bulutların ötesine
Özge Uluskaradağ/Odtü

Ece Saraoğlu
Siz gittikten sonra, bulutlar kapladı Aladağlar’ın üzerindeki maviliği; orada bulunduğumuz zamanki gibi parlamıyordu güneş gökyüzünde. Sanki Demirkazık da hüzünlenmişti sizi bizden aldığına. O’nun hüznü bizimkine karıştı, gökyüzüne yayıldı… Her ne kadar en keyif aldığınız şeyi yaparken, en sevdiğiniz yerde, dağlarda ulaşsanız da sonsuzluğa, gidişiniz çok erken oldu be kardeşler…
Çıktığım her zirveden el sallayacağım sizlere, aldığım her nefeste sizin kadar hissedeceğim dağları yüreğimde…
Ellerin ceplerinde, anlattigin hikaye sonrasi o gulusunle hatırlayacağım seni hep… Dağlarda görüşmek üzere Utku’cuğum…

********

Bilgi işlem dairesi önünde sessizlik vardı.Seni, sevenlerinden ayıran araç bana yakın bir yerde durdu.İleri atıldım ve omuzlarıma aldım seni.Ve seninle bu şekilde tanıştığım için utanç duydum kendimden.İysan ettim kadere.Seninle hiç tanışmadık utku.Sonrasında akıttığım göz yaşının anlamını sorguladım, cevabını alamadım. Tanımıyorsam neden ağlıyorum ki dedim.Törenin duygusal havasına ya da senin de denizlili olmana yordum. Fakat anlamadığım tek şey kaldı evime gittiğimde; herşeyi silip finallerime çalışmak için bir bardak sıcak kahve koyunca niye hüngür hüngür ağladım? Rahat uyu kardeşim sen beni tanımasanda ben seninle tanıştım 4 gün önce şu küçücük gibi gözüken dünyanın, sırtında bir tabutla 25 basamak çıkarken insanı nasıl ezdiğini anlattın bana.Hayatıma giren insanlara anlam kattın kardeşim ve seni tanıyamadığım için lütfen affet beni…
Ali Egemen Uçar-Denizli

Ailesini tanıyınca Utku’nun böylesi bir kişiliğe sahip olmasının nedenini anladım.
Uğurladık Utkucugum seni! Sana yakışır bir şekilde ve metrelerce eller uzerinde…
Herkes çok özleyecek seni!
Tek dileğim seni seven insanlara sabır.
Huzur içinde yat güzel insan…
…./Ankara

ölüm ne kadar acı, ne kadar yakın, ne kadar gerçekmiş.. kaybettiğimiz arkadaşlarımızla tanışmıyor olsam da bir kez daha çok derinden hissettim bunu. ben bile bu kadar üzüldüysem yakınları, ailesi, dostları ne durumdadır kim bilir.. hepsine sabır diliyorum. başımız sağolsun..
Bengisu Tan

Evet tüm sevenlerinin başı sağ olsun… Akrabalık bağımız var fakat hiç, bir araya gelipte konuşmamıştık. Yine de kalpler hep bir değil miydi! Rahat uyu Utku…
Saulslayer

Adı: HY
Şehir: Istanbul
Olum haberlerine dayanamiyor insan. Ne kadar Utku’yu tanimamis olsam da, “kimbilir daha ne mutluluklar, uzuntuler yasardi bu arkadasimiz” diye dusunup uzuluyorum. O da herhalde yasayamadiklarina uzuluyordur. Zaten hayatta yasayamadigimiz guzelliklerden baska uzulecek ne var ki. Allah rahmet eylesin, kalanlara sabirlar…

Sevgili Utku,
aci haberi aldigimdan beri bir kara bulut coktu ustume. Cok uzuntuluyum, kaybimiz buyuk. Ancak seninle paylastigim bunca sey icin cok mutluyum.

aklima tum dksk anilarim geliyor, cunku cogunda sen varsin.. Beraber bulundugumuz ortamlara hep guleryuzun, keskin zekan, yasama sevincin yansidi. ve eminim bulundugun diger ortamlar icin de ayni sey gecerli. Anilarim beni dag etkinliklerine, ayak ustu geyiklere, muhabbet ortamlarina goturuyo.. Varligin o kadar sey kattigi icin gidisini kabul etmek zor geliyor.

Aklimdasin, yuregimdesin.
Sevgimle,
erdem engin-Port-Au-Prince-Haiti

Haberi aldıgımda dısarı cıktım yürümeye,sert bir rüzgar vardı,birdaha bunu hiç hissedemeyeksin Utku dedim ağladım…

“Kalbim kuşatmalarda dar dağlarda ölmek isterim” diyordu kulaklığımda şarkı,yüreğim parça parça ağladım…

O kendine has sesin konuşman çınladı kulaklarımda ağladım…

Tanıdığım en saf en temiz insanlardan biri olduğunu düşündüm ağladım…

Okuldan ayrılırken defterime yazdığın yazıyı okudum ağladım…

Uzun yolculuklarda anlamsız anlamsız baktığım yüce dağlar bundan sonra bana hep seni hatırlatacak

Her rüzgar her kar her yol,sensiz hissettiğim sensiz yasadığım herşey seni hatırlatacak.Sen baskaydın Utku kendiyle meşgul tertemiz insanlardandın.

Daha yapacak çok şeyin tadacak çok hissin vardı.

Artık yaşadığımız heran ezik,eksik

Bizi yarım bıraktın bizi sensiz yaşayacağımız yılların ağırlığıyla bıraktın.

Ama biliyorum ki sen o saf temiz ruhunla sonsuz huzur içindesin.Tesellimiz bu.

Hoşçakal Utku,seni unutmayacağız..
Sarta-Ankara

alnını dağ ateşiyle ısıtan dostum
yüzünü kanla yıkayan dostum
senin uyurken dudağında gülümseyen,
bordo gül
benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun.
şimdi dingin gövdende büyüyen sessizlik
ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun
başını omzuma yasla
göğsümde taşıyayım seni
gövdem gövdene
gövdem gövdene can olsun.
Burak/ODTÜ

Yazan: ainaler
O iki dağcı genç ve taksimde ölen o gencin görüntüleri çok etkiledi beni, aileleri için çok zor bir durum, nur içinde yatsınlar ve allah ailelerine sabır versin. ama yaşamın gerçekleri bu..
Uzaklara selam ve sevgiler

Yazan: PETUNYA
PIRIL PIRIL İKİ İNSAN YAZIK OLMUŞ .ALLAH SABIR VERSİN AİLELERİNE.

Yazan: enci ”Sessizliği yırttı çığlıklar”
biliyorsunuz ki o çığlıklarda sonsuzlaştılar…

Aynı bölümdeydik güzel sohbetlerimiz oldu.Bölümde insanlara takılması sakalasması hala gözümün önünde.her gördügünde beni selam verir mutlaka hatrımı sorardı.Daha 1 ay önce yolda karsılasmıstık yine her zamanki gibi selam verdi konustuk ayaküstü.ve haberlerde fotografı görünce inanamadım benzetmisimdir dedim ama ardından ismi verince sok oldum ve cok üzüldüm.O günden beri aklıma gelip durur ve her seferinde icim burkuluyor.Buna inanmak cok ama cok zor ve ailesi icin böyle bir durumu kabullenmek…ne hayalleri ve ne idealleri vardı kimbilir.belki de bir tırmanısta ölmek de hayalleri arasındaydı…bilemeyiz..bildigim ölümünün kayıp hem de cok önemli bir kayıp oldugu.ailesine ve sevenlerine sabır ve bassaglıgı diliyorum.
Nurdan-Ankara

Bizde ODTÜ Radyo Topluluğu olarak bu iki arkadaşımızı sonsuz yolculuklarına uğurlayana kadar sitemizi karartma kararı aldık…

Acılarını paylaşıyor ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz…

Zehra Özkan/İstanbul

utku’nun öldüğüne hala inanamıyorum….çocukluğumuz aynı sokakta geçti…enson 2005’in yazında,düğünde görüşmüştük.hep güleryüzlü,cana yakın,sıcak,samimi,…..kısacası insana pozitif eneji veren bir yapısı vardı.çok erken ayrıldın aramızdan utku…köyümüz ve ülkemiz için büyük bir kayıp.hep o güler yüzünle hatırlayacağm seni.Allah ailene,sevdiklerine,hepimize sabırlar versin.toprağın bol,cennet mekanın olsun.Allah günahlarını affetsin.hoşçakal UTKU….

Sevgili yeğenim,
Seni 20 yıl önce tanıdığımda kısa pantolonunla yanıma oturup dikkatlice beni tanımaya çalıştığını dün gibi hatırlıyorum. Bu enişte kimin nesi? nereden gelmiş de ailemize giriyor? diye içinden beni sorguladığını sanıyorum. Her bayramda anne annenin evinde toplanıp oynadığımız o körebe ve sessiz sinamayı utkusuz mu oynayacağız? Bu bayram sensiz hiç bir oyun oynayamadık. Sen yoksun diye diğer oyuncular da gelmedi. Kuzenlerin seni nasıl unutacak? Sen onların rol modeli idin ve öyle kalacaksın. Bu bayram hepimiz şok geçirdik. O değerli kalbin ile etrafına yaydığın ışık Nikfer sokaklarında sel gibi aktı. Seni hiç unutamayacağız, mekanın cennet olsun. Annene, babana, kardeşlerine ve yakınlarına sabır diliyorum. Hoşçakal sevgili yeğenim.
Prof. Dr. Mehmet Güneş./Muğla

Boyle zamanlarda insan bir cennetin varolduguna inanmak istiyor. Umuyorum vardir ve bu genc kardeslerim ordan “bir bardak cayi iki kisi paylasarak” bizleri seyrediyorlardir.

Eninde sonunda varilacak yer belli. Hepimiz gidecegiz. Erken gitmek gec gitmek degil de, onemli olan insanin nasil gittigidir belki…

Ailesine ve sevenlerine sabir diliyorum. Cok uzucu gercekten cok!
Derya/…

burcu kaya05.01.2007 16:19:28

herkes bir yorum yapıyo.herşeyin boşa olduğunu söylüyor.dağcılığı bir macera olarak görüyorlar.ancak hiçbiri bizi anlamıyor.Dağlara tırmanmak bizim için nefes almaktır,dağlar bizim kalbimizin tek sahibi.biz onlara sevdalıyız.inşallah bizi biraz daha iyi anlarlar.hiçbirimiz ölmek için çıkmıyoruz.ölüm bu işin bir riski.hepimizin hayatında ölüm bir gün gelicek.bunu dağlara bağlamak cok yanlış.utku ve bürkan sonsuzluğa ulastı.allahtan rahmet eğlesin.

Once online haberlerde aldim kaza haberini..sonra isimlerini ogrendim odtumezunlari sitesinde..cok uzuldum, bir odtu mezunu olarak uzuldum o an..isimler tanidik gelmese de.. sonra bir anda, televizyonda resmini gorunce oldugum yerde kalakaldim, agzimdaki lokma tas oldu cigneyemedim gozlerim doldu..senle belki hic resmi olarak tanismadik utku..ama seni dershane yillarindan hatirliyordum, o stresli yogun gecen gunlerde ayni dershaneye gitmis, ayni universitenin degisik bolumlerini kazanmistik..

uzun zaman ayni universitede okuduk, yollarda karsilastik defalarca… bilirdim senin dershanedeki o pek meshur, sadece cok basarili ogrencilerin alindigi ozel siniftan oldugunu.. ve odtu`de seni gorunce o gunler gelirdi aklima..icimi sevinc yuregimi umut kaplardi nedense..azmin emegin sonucu gelmistik oldugumuz yere ve gururluyduk, cevremizdekilere de gurur kaynagi oluyorduk..

olum haberini aldigimdan beridir, icimde bir burukluk, yuregimde huzun var..icim cok burkuldu, ailen icin ,seni sevenler icin, sevip de bunu henuz ifade edememisler icin uzuldum..

ama sunu da biliyorum..sen tutkuyla bagli oldugun seyi yapiyordun..bu ugurda can vermistin..evet daglar seni cagirmis ve sen gitmistin daglara..
ve simdi hep daglarin olacaksin…
Hülya

Adı: Osman SÖZERİ
Şehir: Denizli-Nikfer

UTKU

Sarp kayalar geçilmez ki
Cefası da çekilmez ki
Dağ sevdası bambaşkadır
Onu bilen bilir Utkum

Karlı dağlar yolun olsun
Bulutlar yoldaşın olsun
O dağlarda neler yok ki
Onu bilen bilir yavrum

Çiçekler sevdan olsun
Geyikler arkadaşın
İnsan dağda Tanrı bulur
Onu bilen bilir yavrum

Ninen olsa destan yazar
Onun yerine ben yazdım
Güle güle git yavrum
Toprağın bol olsun Utkum.

Mehmet Sözeri, 2007

İnanmak zor desem neye yarar. Ama inanamıyorum Utku. Daha konuşacak çok şeyimiz vardı aslında. Sevgili okul arkadaşım, hocamın oğlu, kardeşim. Işıklar içinde yat.
Onur Tokgöz-İstanbul

1 Ocak 2007 tarihinde Aladaglar Demirkazık kuzeybatı sırtında çıkış yapan ODTÜ DKSK’lı 3 arkadaşımız Utku Kocabıyık -Hüseyin Kapukaya-Seza Bürkan Yüksel çıkış sırasında kaza geçirmişlerdir.

Tırmanış sirasinda kaza gecirerek yasamlarini
yitiren iki dagci arkadasimiz icin üzüntümüz çok büyüktür.

Yaşamini kaybeden UTKU KOCABIYIK ve SEZA BÜRKAN YÜKSEL’in
ailelerinin, dostlarinin, ODTÜ DKSK uyelerinin ve tüm
dağcılarin basi sagolsun…

Kaza sırasında yaralanan HÜSEYİN KAPUKAYA arkadaşımıza da acil şifalar diliyoruz…

ALPİNİZM KULÜBÜ YÖNETİM KURULU

Dağlar kimilerini çok sever zirve gösterir onlara, sahip olduğu tüm güzellikleriyle birlikte. Kimilerini daha çok sever hep yanında kalsın ister, bırakmaz, bırakamaz. böyle zamanlarda “neden?” diye sorulmaz, çünkü o neden, dağla dağcı arasındadır. Dağ bilir; bir dağcı için bu sevgi hep karşılıklıdır zaten.

Olduğun yerde çok mutlusundur umarım demiyorum, öylesin çünkü biliyorum.
Aslı/Ankara

Çok sevidiğimiz arkadaşımız Utku Kocabıyık bayramda yaptıkları tırmanışta geçirdiği kaza sonucu bu dünyaya veda etmiştir. Bölümün sevilen ve hatırlanan simalarındandı. Kendisine Allah’tan rahmet ve ailesine sabırlar diliyorum.

EY SEVDALILAR; EY DOSTLAR; VAR OLAN BÜTÜN GÜZELLIKLER….
YÜRÜYEMEDIGIM, PARKE TASLARI….PATIKA YOLLAR,
DAGLAR…. TA$LAR…..ELVEDA ;

ELVEDA SAHIL KASABALARI…GiDEMEDiGiM ;KÖYLER, KENTLER…..

EY ; SIRTINDA HAYATI TA$IYAN iNSANLAR….

EY ; GAGASINDA SON BIR TEBESSÜM KALAN MARTILAR….

EY ; ÖLMÜ$ COCUGUNUN ANLINI ÖPEN ANALAR,SİZ KALIN SAGLICAKLA

BEN GIDIYORUM; GÖZLERINIZDEN AKAN iKi DAMLA iSYAN OLSUN…
.
BU BANA YETER; ELVEDA YARALIM ELVEDA…..

KIRKINCI KAPIYI KIRDIM ELVEDA, DAGLARIN MEKTEBI BiR BA$KA..

DAGLARIN MEKTEBI Bi BA$KA….
DAGLARIN MEKTEBi, BA$KA….

TÜM YAKINLARINA BAS SAGLIGI DILIYORUM.
TÜM TÜRKIYENIN BASI SAG OLSUN..
Bir umut…/….

Yüksel/Denizli

Böyle bir amcaoglum oldugu ıcın her zaman gurur duydum. hem odtu’dekı toren hem de cenaze torenındekı sevgı selı onunla sımdıye kadar az bıle gurur duymusuz dedıttırdı. Utku’yu hep gulec yuzuyle hatırlayacağım. Utku ölmedi, biz onu her zaman anarak yasatacagız. Senı asla unutmayacağım…

ne diyebilirim ki ardindan, cay icmelerimizi mi, gecenin bir korune kadar kod yazislarimizi mi, yalincakta kosmalarimizi mi?

3 senemiz gecti senle, yilbasilar kutladik, toplantilarda terledik.

gelince ne guzel anlatirdin daglari, otostoplari.

en son gecen bayram gorustuk, soz vermistim sizlere, hakkin kaldi bende,

Hakkini Helal Et Can Dostum
N.Şenol Yılmaz/Ankara

elmadağ yürüyüşünde ekibimizin tecrübeli artçısıydı utku…
iyi ki tanıma fırsatı buldum onu…
sonra çok geç olabilirmiş…
özleyeceğiz…
Esin/Ankara

ALLAH RAHMET EĞLESİN BUNU DUYUNCA ÇOK ÜZÜLDÜM
ERKEN DUYSAYDIM ERKEN YAZARDIM
Orhan/Eskişehir

Adı: Murat Salim SEREN
Şehir: KONYA
Biz, ölenleriyle birlikte yaşayan bir milletiz. Yaşayanlar arasında olduğu gibi, gidenlerin arasında da binlerce yıldan beri yolu aydınlatanlar; fikirleriyle, yaşayışlarıyla bize güzeli, doğruyu, faydalıyı gösterenler var.Gidişler bir şarkı söyler gibi, bazen de bir ağıt mırıldanır gibi anlatmaya çalışılır.Ama anlatılamaz…..
Keşke kalsaydın…bizimle ve sevdiklerinle..

Gönderen: NIYAZI GOZLUKAYA (gozlukaya1@hotmail.com) Tarih: 07.01.2007
DAĞLAR ÇAGIRIR BAZEN VE GİTMEK GEREKİR…
Sevgili Utkuda öyle yaptı geride sevenlerine, en yakın arkadaşlarına, herşeyine bırakarak gitti. Çünkü o dağların sevdalısıydı herşeyi herşeyden daha çok severdi. Keşke bu kez dinlemeseydi o dağlara gelemem deseydi Bayramı kutluycaz yeniyılı kutluycaz deseydi. Ama genede yapamazdı çünkü o dağların sevdalısıydı gitti gitti ama bir daha geri gelmemek üzere sevenlerine ben hep dağlarda yaşıyorum dercesine ve unutulmamak üzere gitti sen hep kalbimizde yaşayacaksın Utku Mekanın cennet olsun.

Kardeşim seni tanımayı çok isterdim anlatılanlara göre çok iyi birisiymişsin mekanın cennet olsun.Dağlar öksüz kaldı be dostum
Okan Kozakbaş/Denizli 17.03.2007

utkuyu tanımıyorum ama çok iyi birisi olduğundan eminim ona Aallahtan rahmet diliyorum mekanı cennet olsun
Yasemin/çorum 10.03.2007

ne söylense boş belki..

“iki dağcı”.. “niğde aladağlar”.. “odtü”.. “kaza”.. “hazin ölüm”..
salonda kocaman bi sessizlik oldu bunlar yankılanırken televizyondan.. annem elini ağzına götürdü.. babam ‘ah yavrum’ dedi ve ağlamaya başladı.. ben anlamadım önce, istemedim.. televizyona baktım.. tarif edemediğim bi sızı oldu nefesim..

‘tanıyor muydun’ dedi annem.. tanımamak isterdim belki de.. bilmiyorum.. ‘ne işiniz var dağlarda be yavrum’ diye sızlandı babam.. benle konuşmuyordu galiba.. en azından cevap vermedim ikisine de.. alperi aradım.. o anlattı biraz, gitmemişti demirkazığa bu defa.. ‘iyi ki’ dedim içimden.. iyi ki onun ismi yankılanmamıştı..
nasıl dayanacaklardı bu büyük acıya dostları, sevenleri.. bilmiyordum..
..

“.. Ailelerimiz kızıyor bize, anlıyoruz kaygınız bizim için. Lütfen bizi bağışlayın, dağlar kara sevdadır. Bu sevdaya düşen iflah olmaz. Bazen dağlar çağırır ve gitmek gerekir.” dedi arkadaşlarından biri utkunun cenaze töreninde.. başka söze gerek yoktu.. üzüntüleri ne kadar çoktu.. tahmin bile edemezdim..
..
sevenlerine ve kalanlara sabır diliyorum..
rahat uyusunlar..

yagmur sekeri

Seninle daha önce ne karşılaştık, ne de birbirimizin farkına vardık.Adını haberlerde duydum ve çok üzüldüm.Ama tutkuları için ölen ender şanslı insanlardansın.Allah rahmet eylesin
Sonay/Ankara

seni çok az hatırlıyorum malesef utku.sen ögretmenlerimizin küçücük ogluydun ne zaman büyüdünde bu kadar basarılı oldun bu kadar cesaretli oldun? Bayramda köyümüzün üstüne çöktü hüzün senin gidisinle….ama hepimiz gurur duyduk seninle. inançlari ve tutkulari ugruna ölenler unutulmaz bizde seni unutmayacagız huzur içinde yat UTKU
Fatma Keysan/Adana

Utku abecigi, seni en son gordugum 2001 de olmustu. Bizim geldigimizi duyunca Ankaradan Denizliye gelmistin ve ben cok sevinmistim. O guler yuzun hala gozlerimin onunde. Seni hep boyle hatirlayacagim. Seni hic bir zaman unutmayacayim.

Seninle gurur duyuyoruz.
Ümit Keysan/Kanada

recep serinken
st.gallen isvicre
sevgili utku,bize cok buyuk aci biraktin gidisinle.Sevgili dayim ve yengemin sevgili cocuklari utku`ya allahdan rahmet, sizlere bassagligi diliyorum. Allah sabir versin.

Ne gariptir ki utku ağabeyi tanımamama rağmen ODTÜ camiasından bir ağabeyim olması beni derinden etkiledi.
Allah rahmet eylesin
Serdar Sabah/Ankara

Adı: Evrim SIRMALI
Şehir: Bursa
Sevdikleri yer zirvelerdi,
Artık ruhları özgürce dolaşacak dağlarda…
Ve bizler onları doludizgin atan yürekleri,
Yıldız yıldız parlayan gözleri ile hatırlayacağız…

Toprağınız bol, mekanınız cennet kokulu dağlar olsun…

Doğumla ölüm arasında çizilmiş ince bir çizgidir hayat…aslında hepimiz biliyoruz,hayatın bizim için hazırlanmış bir sınav olduğunu.Farkındayız,asırlardır süregelen bu olgunun ve bir gün sonunun geleceğinin’de.Yapılacak,anlatılacak şeyler olur bazen ama ne mümkün ki sıraya koyamazsın.Hayat bu işte beklenmedik bir zamanda ansızın sevdiklerimizi kaybediyoruz.İşte buna örnekte Değerli Hocamız Refik Kocabıyık’ın oğlu UTKU’ nun aramızdan ansızın ayrılması.Hocamızın,ailesinin,sevenlerinin üzüntüsünü, acısını paylaşıyor…UTKU’ya Allah’ tan rahmet,mekanın cennet olsun.
Günün İlk ışığı vurunca dağlara
Soluğun alırım rüzgarlardan…
Mesut Öneri/Yorga-Denizli

utkuyla mersin fen lisesinde 2 yıl beraber okuduk. ve çok uzun yıllar olmuştu görüşmeyeli. nereden bilirdim ki onu televizyonda böyle bir haberle göreceğimi.. allah rahmet eylesin

Mustafa/Burdur

Hayat coksey getirip, coksey goturuyor insan oglundan. Ansizin gelen haberle hem mutlu hemde sonderece uzgun olabiliyoruz UTKU’yu kaybetmekte bizi derinden uzen bir haberdi allah yattigiyeri cennet mekani etsin.. Cok degerli hocalarimiz Refik ve Hidayet KOCABIYIK’in da acilarini paylasiyoruz bas sagiligi diliyoruz

Zafer ,Yesim SARBAK/CHSINEU-MLDVY

utku kardeşimizin genç yaşta ölmesine çok üzüldüm
allah sabır versin.
Neriman/Denizli

Çok sevdiğim aladağlarda kokladığım çiçeklerde kokunuz, esen rüzgarda nefesiniz,kızıl kayaları seyrederken gözleriniz benimle olacak artık.İçimdeki tarifsiz acının sebebi sadece sizleri göremeyeceğim için. Bizler ayrılmadık sevgili kardeşlerim, artık herbirimizin içinde biryerlerdesiniz…
…-Ankara

ALLAH RAHMETEYLESİN ÜZÜCÜ BİR OLAY. YERİ CENNET OLSUN
Tuğba Bora/gaziantep

ALLAH RAHMET EYLESİN!ALLAH AİLESİNE SABIR
VERSİN
Nurşen/Eskişehir

NE DİYELİM ALLAH YERİNDE DİNLNDİRSİN!
Hülya/Eskişehir

Ne gariptir ki utku ağabeyi tanımamama rağmen ODTÜ camiasından bir ağabeyim olması beni derinden etkiledi.
Allah rahmet eylesin
Serdar Sabah/Ankara

Her olum erkendir, ama sizinkisi cok erken,
cok acı. Hepimizin basi sagolsun.
Burçak/Ankara

ne acidirki zirveler cekiyo iste bizleri.belkide bi cogumuzun tek ortak noktasi.UTKU kardesimizin mekani cennet olur umarim.Ailesine ve Ordoks ailesine bassagligi diliyorum.
KTUDAKS
Zirve/trabzon

Seni hiç tanımadım arkadaş ; ama her dağda kaybettiğimiz arkadaş gibi seninde acın düştü yüreğimize .Cennette sanada bir yer vardır elbet..
EDOSK-EDİRNE
Büleny Bacı/Edirne

Hem fen lisesinden hemde dksk’da geçirdiğim zamanlardan tanırdım utku’yu, haberlerde adını duyunca içimden birşeyler gitti sanki.İnanamıyordum yakından tanıdığım bir insanın, DKSK’lının, dağlarda hayatını kaybedebileceğine.Ailesinin, tüm dksklıların ve dağlara gönül verenlerin başı saolsun. Gerçekten çok büyük bir kayıp,
Huzur içinde yat
Türker/Eskişehir

Ben Utkuyu çok tanımazdım ama bildiğim kadarıyla dağlara tutkundu. Onun sevdası dağlardı, ve yine bir dağda tutkusu peşinde koşarken hayata göz yumdu.

Ailenisine ve arkadaşlarına başsağlığı diliyorum
Evren/Avşar

Utku ve Bürkan’ın anne ve babalarına…
yaşamanızı çok isterdim.çünkü doyamadınız sizi çağıran dağlara. keşke yaşasaydınız ve sizlere vadilerden gelen müzikle sizlere sabah erkenden sarı gelin türküsünü söyleseydim…ALLAH mekanınızı cennet etsin…
Ömer Faruk Gülşen/D.G.Şehri
Ailesi,yakınları,arkadaşları ve ODTÜ dagcılık külübü üyelerine sabır Kendisine Allah tan gani gani rahmet diliyorum.
Yücel Can AKIN-Osmangazi Üniversitesi Dağcılık Kulübü(ODAK)

Utku kardeşime ALLAH’tan rahmet tüm sevenlerine sabır diliyorum.Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın…
Alper Arış/İnönü Üniversitesi Dağcılık Ve Kış Sporları Topluluğu

Bir ses olur gidersin pesinden,
gizemin cesaretin umudun zirvenin sesidir,
vazgeciremez hic birsey bu sesten seni.
Bu ses ki her zaman yuregindedir, bilincindedir!

Daglarin sesi hic dinmeyecek…

Allah rahmet eylesin.
Ergin Çakmak/İstanbul

Adı: Yücel Elibüyük
Şehir: Ankara
Dağda her karşılaştığımızda Abiii nabeerrrr diyen güzel insan, bir bardak çayını bile ikram edecek kadar mütevazi dost, artık dağların tepesinde, bizlerin ise kalbindesin hoşçakal..

Adı: HÜLYA ARSLAN
Şehir: ANKARA- ZİRVE DAĞCILIK
ADINIZI ZİRVEYE TAŞIDINIZ HÜZNÜMÜZÜ DE,
ADINIZ YÜREĞİMİZDE YÜREĞİMİZ ZİRVELERDE……
SİZLERİ SAYGIYLA ,SEVGİYLE ANACAĞIZ TÜM ZİRVELERDE.

Adı: durmuş yalçın
Şehir: izmir
Her iki kardeşimizin önünde saygı ile eğiliyorum.

Adı: …
Şehir: ankara
Çok sevdiğim aladağlarda kokladığım çiçeklerde kokunuz, esen rüzgarda nefesiniz,kızıl kayaları seyrederken gözleriniz benimle olacak artık.İçimdeki tarifsiz acının sebebi sadece sizleri göremeyeceğim için. Bizler ayrılmadık sevgili kardeşlerim, artık herbirimizin içinde biryerlerdesiniz…

Adı: EKOHAVK
Şehir: İZMİR
İZMMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ DOĞA SPORLARI TOPLULUĞU olarak acınızı paylaşıyor;kendisine rahmet,ailesine ve dostlarına sabır diliyoruz.BAŞIMIZ SAĞOLSUN…

Adı: yusuf sonay GENÇ
Şehir: GAZİANTEP
Utku’ya yüce tanrıdan rahmet, ailesine ve tüm dostlarına başsağlığı diliyorum. Anı defterini okudumda Utku’nun güzel insan olmasından sözedilmiş
dağlara gönül vermiş, doğa aşığı olmuş kötü insan gördünüz mü hiç. Utku cuğum seni sevgi ile selamlıyorum, nur içinde yat.

Adı: ismail kaya
Şehir: istanbul
inanilmaz uzuldum.daglar cagirir ve gitmek gerekir bazen diyorsunuz ama olum her zaman cagirir da gitmemek gerekir cogu zaman…

Adı: Cem Ergün/Zirve
Şehir: İstanbul
Yüzümüz hep dağlara dönük olacak. Kokladığımız her çiçekte, esen rüzgarda ve zirveye tırmanmanın keyfinde hep sizler olacaksınız.

Adı: ilke
Şehir: ankara
kendisini tanımıyorum ama olaya gerçekten çok üzüldüm. sevenlerinin başı sağolsun.

Adı: BaRIs
Şehir: Ankara
Hic tanimiyordum.Kiz arkadasimin boLum arkadasiydi.YanLiz biLdigim tek birsey var ii adammis.
AiLesine BassagLigi vE Sabir diLerim.
Huzur icinde Yat.

Adı: Erhan Tekin
Şehir: Ankara
Seni şu kısacık sürede çok sevdim. Hüseyingazi’de bir bardak çayı iki kişi içeriz biz deyişin hala aklımda…
Ne güzel insandın öyle. Seni tanıyanlar çok sanslılar. Hele ailen gurur duymalı senin gibi bir evlata sahip oldukları için.
Bende bıraktığın iz büyük.
Huzur içerisinde yat.

Adı: Shahin
Şehir: ankara
Only the goods die young.
tutkusu ugruna, tutkusuyla ayrilmak bu dunyadan…

Adı: Sinan Özbey
Şehir: Ankara
Dağda çekilmiş fotoğrafına, bir de beraber çektirdiğimiz “çömezlik” fotoğrafına baktığımda saflığınla yoğrulmuş dik duruşunu görüyor ve ta hazırlıktan beri, yurtta odaya ilk geldiğinden günden beri tanıdığım Utku’yu bir kez daha ne kadar sevdiğimi anlıyorum. Seni tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum ve seni hiç unutmayacağım. Güle güle sevgili arkadaşım, güle güle…

Adı: barış
Şehir: ankara
iyi adamdı. başımız sağolsun

Gitme desem biliyorum gene giderdin, çünkü daha varmadan Demirkazık dağevine o karşıdaki yükseltilerin, yada kamp yerinde herkes uyurken dışarı çıkıp baktığında gökyüzündeki yıldızların ne hissettirdiğini biliyorum. Emli;de gelcek ekipleri kampta beklerken makarnanın suyunun ne zaman koyulacağını nasıl merak ettiğini, yada Yedigöller’de yükseklere çıktığında karşıda Hasan Dağı’nı gördüğünde nasıl heyecanlandığını biliyorum…..
kızgınım, neye bilmiyorum ama sana değil. Bi daha ne zaman giderim Aladağlar;a, bu kızgınlık geçer mi bilmem
ama gittiğimde bu sefer, oradaki pembe dağ karanfilleri başka türlü açcak artık, Çelikbuyduran;ın suyunun tadı başka olcak, yada Dipsiz;deki o kırmızı böcüklü suda yüzmek başka türlü keyif verecek, eşlik ettiğim türküde sesim daha gür çıkacak ve bi kez daha bakacağım her baktığım şeye.
özledik ne diyim.
Aslı Oflaz/Ankara

Seda Sislituna

Sevgili Utku, bunları okuyamayacaksın ama kalbimizden geçenleri okuduğuna inanıyorum. Geride bir dolu fotoğraf, yıllığımdaki hoş yazın, zirveden getirdiğin taşlar dışında sevginide bıraktın kalbimde. Atilla İlhan’ı her duyduğumda seni hatırlıyorum ve bundan sonrada hatırlamaya devam edeceğim. Sonra nasıl unuturum ki o efsunlu Kaçkar günlerini. Kaçkar’ın eşsiz bitki örtüsünden, birlikte topladığımız otlarla yaptığımız salatayı… Bilgin’le bana hazırladığın o eşsiz makarnayı. Makarnayı iki kere yere dökmene rağmen yine de yemiştik. Hoş tebessümlerle anıyorum seni. Umarım sende ışıklar içinde huzurla kalırsın bundan sonra. ODTU DKSK’ya, ailene ve tüm yakınlarına baş sağlığı dilerim.

Canim kuzenim, ben burada sen orada. Ne kadar hatiralar var aklimda. Ara sira Msn’de konusuyorduk, utku online diye yaziyordu (msn), sanki yine gelecekmissin gibi oluyor, sanki yine bizlerin yaninda gibiymissin gibi. Kasabadaki o kucucuk cocuklugunu hatirliyorum, Masallah buyudun ve adam oldun. Kim derdi o zaman Utku bu kadar sevilecek ve sayilacak diye. Ne kadar goz yaslarimi akitsam yetersiz olur. Uzuntum sonsuzdur. Neyse kardesim, senin icin dua ediyorum. Seni ozluycem, seni cok seviyorum. Rahat ol. Hoscakal ! …..
Ozgur Keysan/montreal-Canada

Gittikce büyüyen bir acıyla onu hep yasayacagım.O benim kahramanımdı.Hep gurur duyardım.Zeki,iyi kalpli, cesur kardesim benim.Ben sessizce ağlarken ; dağların sessiz ugultusunda ,saygıyla egiliyorum önünde..
Dağların oglu ceng utku….
S.Kocabıyık

ODTÜ’de hüzünlü günler
ODTÜ bu günlerde yeni yılın ilk gününde kaybettiği iki dağcının hüznünü yaşıyor. Yeni yılın ilk günlerini geçirmek için Niğde Aladağlara tırmanışa giden dağcı arkadaşlarımızdan Utku KOCABIYIK ve S. Bürkan YÜKSEL’i yaşadıkları kaza sonucu kaybettik. Ölen arkadaşların cenazeleri memleketlerinde toprağa verildi.
Yitirdiğimiz arkadaşların başta ailelerine, ODTÜ’ye, ODTÜ DKSK’ya ve tüm dağcılara baş sağlığı diliyoruz, hastanede yaralı yatan arkadaşımıza da geçmiş olsun diyoruz.
ODTÜ Öğrenci Kolektifi

Çağdaş, demokrat ve örnek insan, değerli Hocam Refik ve Hidaye Kocabıyık’ların sevgili “UTKU”larının, sevdalısı olduğu doruklarda hayata veda etmesinden büyük üzüntü duydum. Utku gibi değerler bu ülkede kolay yetişmiyor. Başarılı bir öğrencilik , başarılı bir meslek yaşamı ve “dağ sevdalısı” olarak sevdası uğruna ölümü göze alabilmek her yiğidin harcı olmasa gerek… Eminim ki yığınla insan “bu kadar riske değer mi” deyip Utku ve Utku gibilere kızıyor… Ama depremlerde, çığ ve toprak kayması gibi felaketlerde nice canı günler sonra enkaz altından sapasağlam çıkardıklarında alkışladığımız, günler sonra hayata yeniden merhaba diyen o insanların yüzündeki sevinci gördüğümüzde, bu mucizevi kurtuluşu gerçekleştirenleri kucaklayıp öpesimiz gelir ya hani, işte o insanların UTKU gibi “dağ sevdalıları” olduğu unutulmamalı… Bu tür tırmanışlarda kazanılan deneyimlerle, felaketlerde soğukkanlılığını koruyarak canla başla çalışan insanlara saygı duyuyorum. Bu anlamda Utku ve Utku gibilerin maceraperest olarak algılanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Uzattığımın farkındayım ama bunları yazmak istedim…
Başta tabiki ailesi olmak üzere, tüm ODTÜ camiasına ve “DAĞ SEVDALILARI”na başsağlığı diliyorum…
Süleyman Özkan-Denizli

paylaşılan küçük zamanlar için teşekkür ederim Utku.
ufak kitap değişimleri…
küçük sohbetler için…
kaybettiğimin ne olduğunu anlamak için uğraşıyorum. kendimden bir şeylerin eksildiğini hissediyorum.

her ne kadar uzak kalmış olsam da beraber olduğumuz ortamdan, dağlardan…
zannetiğim kadar uzak değilmişim!

hoşçakal.
F.Emrah Köşgeroğlu-Ankara

Biz, ölenleriyle birlikte yaşayan bir milletiz. Yaşayanlar arasında olduğu gibi, gidenlerin arasında da binlerce yıldan beri yolu aydınlatanlar; fikirleriyle, yaşayışlarıyla bize güzeli, doğruyu, faydalıyı gösterenler var.Gidişler bir şarkı söyler gibi, bazen de bir ağıt mırıldanır gibi anlatmaya çalışılır.Ama anlatılamaz…..
Keşke kalsaydın…bizimle ve sevdiklerinle….
Murat Salim Seren/Konya

Adı: osman kocabıyık
Şehir: uludag universitesi
utku sen hıc tanısmadıgım sanırım cocukken bı kere gorustugum kuzenımdın.dedelerımız kardestı baksana aslında ne kadar yakınmısız ama bırbırımızden dogru duzgun haberımız yoktu keske aile baglarımız daha saglam olsaydı.rahmetlı babaannen kayıslı nıne yı de kaybettıgımızde boyle hıssetmıstım keske onu da daha cok gormus olsaydım. mekanın cennet olsun…

Dağda çekilmiş fotoğrafına, bir de beraber çektirdiğimiz “çömezlik” fotoğrafına baktığımda saflığınla yoğrulmuş dik duruşunu görüyor ve ta hazırlıktan beri, yurtta odaya ilk geldiğinden günden beri tanıdığım Utku’yu bir kez daha ne kadar sevdiğimi anlıyorum. Seni tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum ve seni hiç unutmayacağım. Güle güle sevgili arkadaşım, güle güle…
Sinan Özbey/Ankara

Hepimiz icin Cok büyük bir kayip.Türkiye Cok önemli bir Aydinina kaybetmistir.Utku ya Allah tan Rahmet,Hüdaye Hocama,Refik Hocama,Ailesine ve Yakinlarina Sabir ve Bas Sagligi Diliyorum.Tekrar Hepimizin Basi Sagolsun.Cok ama Cok büyük bir kayip.

Saygilarimla
Osman Keysan

Utku’cuğum, seni sözcüklere sığdıramıyorum. İnsanlığın ve başarılarınla hep gururlandırdın bizleri. Biyoinformatik alanına ilgi duyman beni çok sevindirmişti. Kafamda seninle yapmayı planladığım projeler vardı hep. Son yıllarda bayramlarda pek gelemedin Denizli’ye. Anne annende kuzenlerinle birlikte oynadığımız oyunların sensiz pek tadı olmazdı. Hele bu bayramda aldığımız haberin bizi derinden sarstı, herşey boğazımızda düğümlendi. Yokluğuna katlanmak ne kadar çok zor olsa da, yeğenim hiç değilse sevdiği bir spor uğruna gitti diye teselli bulmaya çalışıyorum. Sen ailemizin ve ülkemizin parlayan bir ışığıydın. Yokluğuna alışmak mümkün görünmüyor Utku’m. Hep güler yüzlü, pozitif tavırlı, zekice parlayan gözlerin geliyor aklıma. Nur içinde, huzurla uyu. Teyzen, Prof. Dr. Hatice Güneş/Muğla Üniversitesi

Sınıfta, gözlerine sevgiyle baktıgımda
En güzel duyguları sizlerle tattıgımda
Ellerini tutup, bırakmadığımda,
O günleri asla unutamam
saçlarına yağsa da karlar
Hayal ufuklarımda,
Umutları bitmeyen ‘UTKU’lar var.

Ruhun sad olsun UTKU’cum

Aysel Dalkıran / ilkokul oğretmeni / Denizli

daglara olan tutkusu utkuyu aldı bizden…doganın kucagında bizlere veda etti.kimse inanamadı ya da inanmak istemedi bu kadar genc,hayat dolu ve degerli bir dostumuzun aramızdan ayrılmasına.üzüntüm cok büyük..yıllardır süregelen bir arkadaslıgımız vardı,güzel sohbetlerimiz ve zorlu günlerimiz oldu.fazla tanıma fırsatım olmadı seni utku ama keske olsaydı.seni daha cok tanımak ve anlamak isterdim.bende dogaya tutkusu olan biriyim.bende daglarda gecirdim ömrümden birkac günümü ama hic bir zaman yükseklere cıkacak gücü kendimde bulamadım.benimkisi basit doga yürüyüsleri ve tepe tırmanıslarıyla kaldı sadece.daglarla barısık olamadım hep korktum onlardan.benim dogaya tutkum dagların basladıgı yerde bitiyordu..tutkusu dagların zirvesine kadar uzananlara hep saygı duydum.ve bu tutkusu ugruna ölenler benim gözümde hep kahraman oldular.utku sen de onlardan birisin benim icin.ve bütün kahramanlar gibi özlenecek ve aranacaksın..seni saygıyla selamlıyorum dostum.huzur icinde yat.
Nurdan Öztoprak-Ankara

Belki seni çok küçükken görmüştüm, yüzünü hatırlamıyorum bile ama senin o ani ve çok erken olan ölümün beni çok üzdü. Hayat bu mudur bilmiyorum! yapacak, yaşayacak, paylaşacak, görecek günlerin vardı senin… ama işte hepimizin ne zaman karşılaşacağı belli olmayan ölüm aldı seni.. Allah rahmet eğlesin, toprağın bol olsun UTKU. Geride kalan ailesine, sevdiklerine başsağlığı diliyorum, allah sabır versin.
UTKU sen asla unutulmayacaksın!…
Hatice Özkan/Denizli

Çok zekiydi, çok akıllıydı, çok güleçti, ama çoook küçüktü…
MGFE/Mersin

anadosktan Rıza
acı veriyor insana o anı hissetmek birbirimizi tanımasakta aslında hepimiz dağlarda aynı dili aynı duyguyu paylaşıyoruz sizler bizler hayatta doruklara çıkan bütün kardeşlerimiz biliyorum ki aynı acıyı aynı duyguyu paylaşıyorus cesaretiniz azminiz özgürlüğünüz vede başarılarınız adına senin ve BÜRKAN’nın önünde saygıyla eğiliyor ve dağcılık sporuna yeni başlamış biri olarak her zirvedeyken o zirveyi sizinle paylaşıcağıma söz veriyorum.tanımayanları ağlatan,tanıyanları boşluğa sürükleyen bir ölüm ama bıraktığınız çizgiden biz devam ediceğiz hepimizin başı sağolsun…

Allahım,neden hep adil olanlar ölür? adaletin bittiği yerde Tanrı olduğu için mi? neden bu kadar azken sayımız hep biz kan kaybederiz ? neden en ihtiyaç duyduklarımız gider hep? neden en insancıl olanlar,en paylaşanlar,en çok şey yapanlar ve verebilecek daha nice çok şeyi olanlar gider?
Allahım neden olur bunlar? Adaletin bittiği yerde sen olduğun için mi ?
Deniz/İstanbul

Refik ve eşi Hüdaye hocama baş sağlığı dilerim. Allah sabır versin. herkesi derinden yaralayan bir ölüm oldu. ölümün yeri ve zamanı yok. acısı çok büyük. Utku kardeşim mekanın cennet olsun. Seni unutmayacağız.

sevgi ve saygılarımla
Mehmet Ali ÖZKAN

Adı: Seckin
Şehir: Boston
ODTU DKSK yi bana sevdiren adamlarin basinda gelmisti… DKSKnin sirin odasina son ugrayali 5 yil kadar oldu sanirim… Haberi cok uzaklardaki bir arkadasimdan aldim. Keske yanilmis olsa, keske bu haber gercek olmasaydi…

Allah rahmet eylesin Utku… Mekanin cennet olsun…

Anadosk-Bahadır

Ölüm insanı nerde yakalayacağı bilinmez… ölümün güzelide yoktur aslında ama sevdiğimiz şeyler uğrunda ölebileceğimiz durumlar vardır.Tolga kardeşimizi belki yakından tanımıyordum ama bende en az tanıyanların acısını paylaşıyorum.Dağcılığa gönül veren ve kısa bir süre önce başlayan biri olarak bugünlerimizi birbirimize destek vererek, birbirimizin acılarını paylaşarak geçirmeyi umuyorum…biz belki şehirlerin insanları değiliz, dağların insanlarıyız.O yüzden dağlarda var olan doğallığı ve gerçekleri hep birlikte paylaşalım…Aynı zamanda zirvede olamasakta herbirimizin gönlü aslında hep o zirvelerde olacak..Tolganın ailesi ve yakınlarına sabır diliyorum hepimizin başı sağolsun….
Anadosk-Eskişehir

Hatice Şahan Kocabıyık/Denizli

BİZE SON KALANLAR
Ölüm kuşun kanadında
Ölüm göğün yüzünde
Ölüm yerin dibinde,
Ölüm, başucunda
Kuşun kanadında,göğün yüzünde,yerin dibinde de olsa,ölüm birgün başucunda,yüreğinin içinde oluyormuş.Acı haber ilk geldiğinde “keşke Utku gitmeseydin”dedim.Taa ki sevenlerinin omuzlarında son yolculuğuna giderken görene kadar.O gün orada gördüğüm sadece bir insan seli değil,yolu dağlarda kesişenlerin sevgi seliydi.Baktığım bir çok yüzde,kaybetmenin acısı-tanımış olmanın gururu diye tarif ettiğim garip bir ifade vardı.Keşke,çocuklarım birazdaha büyük olsalardı da,Utku abilerini hatıralarına kazıyabilselerdi.Şimdi ise bize son kalanlar,kızımın resimlerinde Aladağlar,zirvede Utku abisi,oğlumun dilinde de Utku abi,Utku abi kelimeleri..
Adının anlamı gibi zafere koştun.Ve bu hayat oyununda kısacık ömrüne onca başarıyı,bunca sevgiyi sığdırdın.Bu hayat oyununa da öyle bir çalım atıp sahayı terk ettin ki;herkes hala şaşkın.Tabi ki oyunsenin.Tabi ki zafer senin.Çünkü senZAFERsin.Seni hiç unutmayacağız.ABLASI

Utku’nun BIDB’deki veda töreninde bir topluluk arkadaşının konuşmasından
“Dağlar çağırır bazen ve gitmek gerekir…”

Sevgili utku olmak istediğin yerdeydin.
seni özleyeceğiz.
Evrim Akman-ankara

Allah gani gani rahmet etsin sana ve dağ kazalarında hayatını kaybeden dağcı kardeşlerimize. Umarım, 2007 de gelecek yıllarda da son kazalar olur. Dağcılık camiasının ve ailelerinin başı sağolsun.
Genç bayraklar vardır,
Barış düşünür,
Kuyularda işçi, mavilikleri.
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık,hırslı…
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin…

Mehmet ÇAĞLAYAN
MUDOSK/MUŞ

İnternete girdim nekadar dağlar konulu türkü varmış meğer.Dinledim teker teker resmine bakarak.
Dağların yarıklarından akan küçük dereler gibi aktı gözyaşlarım.Oğlumun can arkadaşı ben de sevdalıyım o dağlara ama senin kadar cesaretli ola
madım.Her yürüyüşümde her rüzgarın yüzüme vuruşunda her üşüyüşümde tepelerinde hatırlayacagım seni.şu dizelerle selamlıyorum seni

sen nadir açan
bir çiçeksin dağlarda
sen rüzgarsın
dağıtırsın saçlarımı
sen kartalısın dorukların
keskin gözlerinle bakan
sen sonsuzluksun anılarda
sen cesaretsin çaresizliklerde
sen bizimlesin UTKU
Muzaffer Özgen-Datça

Rana Emre/Ankara
Kaza haberini aldığım, dualarla beklediğimiz gecenin sabahında geldi kabullenmesi güç haberiniz.Yüreğim sızlıyor,her resmini gördüğümde engelleyemediğim gözyaşlarımla. Lisede kardeşimdin, üniversitede aynı yıllarda başladığımız dağcılıkda kamp arkadaşım. Dağcılığı sürdüremediğim için hep pişmanlık duyarken, senin hayatın anlamını keşfettiğin bu tutkunun peşinde koşmana hep imrendim.
Sen pişmanlıklarla,keşkelerle,kaçarak değil, cesaretinle tutkularının peşinde koşmanın ve bunu gerçekleştirmenin yaşamak olduğunu bize öğrettin.
Onlara olan sevdandan, seni yanına alan dağların kucağında huzur içinde uyu canım kardeşim. Seni böylesine güzel yetiştiren değerli babanın da dediği gibi; “Hoşçakal Utkucuğumuz…

tam 5 sene once ODTU bilgisayar bolumunu bitirip Iran’a dondum. gecen hafta bir arkadasi tahranda ziaret ettim. 2 ODTU’lunun dagda hayatini kayb ettigini soyledi. bu tesadufen okulu’n web sitesine ugradigimda utku’yu gordum. benden her halde iki sene sonra okula geldi. photografini gorunce sasirdim kaldim. olum o kada kolaymi yani…allahtan utkuya rahmet ailesie ve tum svenlerine sabir diliyorum.amin
Javat/İran

utku ile bürkanın ikişer fidanları var artık; inşaat, bilgi işlem ve barakanın önünde. birlikteyiz yine…
Çağrıdeniz Eryılmaz/Odtü

Adı:
Osman Sürer
Şehir: Denizli-İstanbul
Utku kardeşimi, Denizli’de iken,
yüzündeki tebessüm, neşe ve şen-şakrak yaptığımız ayaküstü sohbeti ile tanıdım,
o da kuzeni Mehmet Kocabıyık sayesinde, çünkü benim liseden sıra
arkadaşımdı…Haberi öğrenince çok üzüldüm..
Allahu Teala sevdiklerinin
hürmetine rahmet eylesin…

Adı:
mustafa
Şehir: göçer
Haberi televizyonda gördüğümde 20 günlük askerdim.
Ekrandaki sari kırmızı polarla çekilmiş fotoğraf bir hafta gözümün önünden
gitmedi. Acaba haberde bir yanlışlık olabilir mi diye ertesi gün bulduğum tüm
gazeteleri okudum, askerde bundan başka yapabileceğim hiçbirşey yoktu
zaten.
Utku’yla tanışıklığımız taa 1995’e dayanır. Mersin Fen
Lisesi’ne. Oradaki anılarımızı anlatacak olsam ne anı defterinin
sayfaları, ne de okuyanların zamanı ve sabrı yeter. Ardından ODTÜ…
ODTÜ
yurtlarında aynı odaya yerleşebilmek için kayıt sırasında verdiğimiz uğraşlar,
yurda yerleştikten bir süre sonra ikimiz için yapılan çömez şakası… Ardından
dağcılık serüveni… İki yıl temel kampçılık ve kış kampçılığı eğitimlerinden
sonra ben bıraktım dağları, o yoluna devam etti. Kayalar fazla dik geldi bana,
buzlar fazla soğuk, cesaret edemedim. O ise aynı heyecanla devam
etti.
Anıları bir bir düşünmeye çalışınca beynimin çıkış kapısı tıkanıyor
sanki, o kadar çoklar ki… O benim yatılı lisede sınıf arkadaşım; üniversitede
yurt arkadaşım, oda arkadaşım; dağda kamp arkdaşım, çadır arkadaşım;
üniversitenin sonlarında bir süre ev arkadaşım… 11 yıl boyunca beraber
çekildiğimiz onlarca fotoğrafımız var ve birçoğunda Utku’nun üzerinde
o sarı kırmızı polar…

TEŞEKKÜR

1 Ocak 2007 Günü Aladağlar’da kaybettiğimiz oğlumuz UTKU KOCABIYIK’ın cenazesine katılarak acımızı paylaşan başta Konak(Nikfer) Halkına;
Denizli’den Katılan Konaklılara;
CHP İl Bşk Ali Rıza Ertemür,Bld. Eski Bşk Ali Marım ve Milletvekili Mustafa Gazalcı olmak üzere il,ilçe ve belde örgütlerine;
Konak Bld.Bşk.İsmail Sinkil’e
Eğit Der yöneteci ve üyelerine;
Elektrik Müh.Odası Bşk.Cengiz Süzük’e
ODTÜ’deki çok anlamlı töreni düzenleyen Odtü Rektörlüğüne,Odtü Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığına,Odtü DKSK’e;sürekli bizimle birlikte olan çalışma,okul ve dağcı arkadaşlarına;
Ankara’da bizi yanlız bırakmayan ve büyük destek olan Prof.Dr. Tahir Hatiboğlu,Eski Milletvekili Mehmet Gözlükaya,Ramazan Keysan,Ömer Canberi,Sabahat Şeşen,Özlem Aktaş’a;
Çelenk gönderen kişi ve kuruluşlara;
Olayı başından sonuna izleyen ve tüm Türkiye’nin Utku’yu kucaklamasına katkı sağlayan yerel ve ulusal medyaya;
Keçiören Belediyesine;
Denizli’den,Denizli dışından,çevre köylerden katılan,internet sitelerinde,anı defterinde ve telefonla arayarak üzüntülerini bildiren tüm dostlarımıza;
Baştan sona bize maddi ve manevi destek olan aile dostlarımıza ve yakınlarımıza

İÇTEN TEŞEKKÜRLERİMİZİ VE ŞÜKRANLARIMIZI SUNARIZ.

AİLESİ

Posted 14 Mart 2011 by utkukocabiyik in Mesajlarınız ve teşekkür

utku kocabıyık

sen esirliğim ve hürriyetimsin,
…ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin…

”ÇEYREK YÜZYIL”LIK YAŞAM

Batı Toroslar’ın iç Eğe’ye doğru uzanan Bozdağ’ın(Gölgeli Dağlar) eteğindeki, çok sevdiğim,çocukluğumun ve en güzel yıllarımın geçtiği Büyükkonak’ta(Nikfer) doğdum.Yıl:1Ocak1982.
Babam ve annem burada doğup büyümüş, öğretmenliklerini burada sürdüren iki eğitimcidir.Kardeşlerim Barış yedi,Savaş ise iki yaş benden büyüktürler.
Çocukluğumun ilk yıllarının çok iyi geçtiğini söyleyemem.Sık sık bademciklerim şişer,ateşim yükselirdi.Annem sürekli benimle uğraşır,telaşla sağa sola koştururdu.Kardeşim Savaş’la fazla yaş farkımız olmadığından onunla arkadaş gibiydik.Her yere onunla gider,onunla oynardık.Onun arkadaşları benim de arkadaşlarımdı.Mustafa,İhsan,Erol,Bülent bunlardan bazılarıydı.Köseahmetler ilkokulunda da arkadaşlığımız devam etti.
İlkokul öğretmnim Sıdıka Özkan’dı.Ben okula erken yaşta girdiğim için parmaklarım yeterince gelişmemişti.O yüzden kalemi gereği gibi tutamaz,yazmakta da zorlanırdım.Öğretmenim de sürekli benimle ilgilenmek zorunda kalırdı.İlkokulun son sınıfında Aysel Dalkıran öğretmenimiz oldu.Onun da eğitim öğretimimde büyük emeği vardır.
İnsanın ilgi alanları,eğilimleri,yetenekleri ilkokul yıllarında ortaya çıkmaya başlar denilir ya,şimdi düşünüyorum da benim dağcılığa olan ilgim de ta o yıllara dayanıyor.
Yanılmıyorsam ilkokul 2.snıfındaydım. Değirmen Deresi’ne pikniğe gitmiştik.Burası Bozdağ’ın güney batısında Acıpayam yolu üzerinde çam ağaçlarıyla kaplı, serin bir yerdi.Bir dere içi olduğu için düz alan fazla yoktu.Arkadaşlarım yolda top oynuyorlar,büyükler de ateş yakıp yemek hazırlıyorlardı.
Neden bilmiyorum benim içimden karşı tepeye çıkmak geldi.Tepe oldukça dik ve yüksekti.Herkes öylesine dalmışlardı ki beni görecek halde değillerdi. Bunu fırsat bilerek hemen dağa tırmandım.Çıkışım çok zor olmadı.Tepeye ulaşıp oradan göreceklerim beni çok heyecanlandırdığı için çabucak zirveye ulaştım.Bu ara yokluğumu fark edip beni aramaya başlamışlar.
Aşağıdan ”Utku,Utku..”sesleri geliyordu ama ben başarmanın tadını yaşıyordum.Bu çok uzun sürmedi.Önce tepeden görünenlerin çok farklı olmadığını gördüm;karlı dağlar,daha yüksek tepeler,çok uzakta da küçük bir köyden başka bir şey yoktu.
Umduğumu bulamamamdan sonra iniş korkusu duymaya başladım.Herhangi bir yere tutunmadan inmek olanaksızdı.Ya sürünerek ineceğim ya da yuvarlanarak kendimi yerde bulacaktım.Korkumu belli etmeden öylesine bekledim orada.Sonra beni gördüler.İşin tehlikesini benden daha iyi bildiklerinden hareket etmeden beklememi istediler.Birsüre sonra şimdi kim olduğunu bilemediğim büyük bir abi geldi,beni kucakladı ve sürüne sürüne aşağıya indirdi.
İlk kez annem ve babam dağ yüzünden bana o gün kızdılar.

KONAK’TAN AYRILIŞ
Resim yönünden yetenekli olduğumu da o yıllarda anladım.Kara kalem ve suluboya çalışmalarım okul sergilerinde sergilendi.Hatta Ziraat Bankası’nın kuruluş yıl dönümünde düzelediği resim yarışmasında ikincilik bile almıştım.Bunun üzerine ortaokulda babamla birlikte görev yapan resim öğretmenimle özel çalışmalarımız oldu.Suluboya,guaj ve yağlıboya tekniğini onun sayesinde geliştirdim.Öğretmenim Sovyetler Birliği’nden getirtmiş olduğu resim kitaplarından birkaçını bana hediye etmişti.Onların bazıları ortaokuldaki resim öğretmenimde kaldı.Resme olan ilgim fen lisesinde de biraz devam etti.
1992 yılında ilkokulu bitirince Denizli merkezdeki Atatürk Ortaokuluna kaydolduk,Savaş’la birlikte.Böylece Büyükkonak’tan ayrıldık.Ancak bayram ve benzeri günlerde gelmek üzere…
İlk yıl babam ve annemin tayinleri Denizli’ye olmaması nedeniyle Hatice Ninemle birlikte kaldık.Ninem bize çok iyi bakmıştı.Derslerimiz de çok iyiydi.Açıkçası öğretmenlerimiz bizden bu başarıyı beklemiyorlardı.Çünkü biz nede olsa köyden gelmiştik.Hem Savaş hem de ben okulumuzu 1.likle bitirdik.Son sınıfta ben okul adına okullar arası bilgi yarışmasına katılmıştım.Üç kişilik bir ekiple katıldığımız bu yarışmadan üçüncülükle ayrıldık.Yine bu yıl ÇYDD’nin düzenlediği ”Türkiye’de Kadın Hakları”konulu okullar arası yarışmada 2. olmuştum.
Bu yıllarım oldukça hareketli geçti.İki yıl belediye konservatuarında bağlama ve halk türküleri kursuna katıldım.Hocamız Hakan Akmaz’dı.Grup Yorum’la da burada tanışmıştık.Bağlamanın perdelerine parmak uçlarıyla tam basamadığım için bağlamayı iyi öğrenemedim.Ama bu sayede iyi bir arkadaş çevrem oldu.
Ortaokulu bitirince Fen lisesi sınavlarına girdim,3.tercihim olan Mersin Fen lisesini kazandım.Babam tercihleri titizlikle yapmıştı.O yıllarda fen liseleri tarikatların elindeydi.Ankara,İzmir,Mersin gibi birkaçı bunun dışında kalabilmişti.
Artık bu dönem Konak’tan ayrılışım gibi Denizli’den kopuştu.Dolayısıyla ailemden.

MERSİN,ANKARA
Mersin’e babamla birlikte gittik.Fen lisesi şehrin biraz dışındaydı,çevrenin görünümü de pek iyi denilemezdi.Ama okul çok hoşumuza gitti.Her yer mükemmel ve temizdi.Okul yöneticileri bizi çok iyi karşıladılar.Onlarla konuşup bir takım bilgiler alırken kayıt işlemlerimiz de yapılmıştı.Okulun salonunda büyük bir panoda o yıl üniversiteyi kazananların listesi asılıydı.Hepsi de çok iyi üniversitelere girmişler,bazıları da Türkiye derecesi yapmışlardı.Babam iyi bir tercih yapmanın mutluluğunu yaşarken ben de böyle bir okulda okumanın, ayrıca yalnız başıma yaşama başlamanın gururunu yaşamaktaydım.
Okulda hiçbir sorun yaşamadım.Çünkü arkadaşlarım ve okul personeli çok iyiydiler.Hele öğretmenlerimiz özverili ve çalışkandılar.Okulun o yıllarda Türkiye 3.sü olması boşuna değildi.
Arkadaşlarım candandılar.Onlarla olan dostluğumuz okuldan sonra da sürdü.Hatta bazılarıyla Odtü’de de birlikteydik.Bunlardan Uğur ve Emre’yle aynı evi paylaştık. Unutulmaz anılarla dolu günlerimiz geçti.
Diğer bir arkadaşım da kitaplardı.İyi bir okur olduğumu söyleyebilirim.Babam ben ilkokula girmeden önce boş zamanlarında kitapçılık yapıyordu.O işi bırakınca çok sayıda kitap ayırdı.O kitapların tümünü okuduk.Bu ara yeni çıkan kitapları da izliyordum.Fen lisesinde şiire daha çok ilgi duymaya başladım.Orhan Veli’nin Bütün Şiir’lerini,Attila İhan’ı,Cahit Külebi’yi,Nazım Hikmet’i ve diğer şairlerimizin şiirlerini orada okudum.Ahmet Necdet’in Modern Türk Şiiri’ni bütün arkadaşlarla adeta ezberledik.Atatürkçü düşünceyi de o yıllarda özümsedim.Burada da TÜBİTAK’ın düzenlediği matematik ve fizik dalındaki yarışmada Türkiye 3.sü olmuştuk.
İlk dağda kar nedeniyle mahzur kalışım da fen lisesi yıllarımda olmuştu.Fen lisesi 1. sınıftayken yarı yıl tatilinde Denizli’ye gitmiştim.Dönüş için akşam saat 23.00’te otobüse bindim.Annem,babam ve kardeşim Barış beni otogardan uğurladılar.Hava çok soğuktu.Yağmurla karışık kar yağıyordu.Pozantı’ya yaklaştığımızda kar iyiyce arttı.Otabüs zorlukla ilerleyebiliyordu.Yolcularda hafif hafif telaş başladı.Bir süre gittikten sonra durduk.Kar nedeniyle yolun kapalı olduğu ve onlarca aracın beklediğini öğrendik.Bizden sonra gelenlerle birlikte(sonra öğrendiğimize göre)200’ü aşkın araç Toroslar’ın Pozantı tarafında mahzur kalmış.Geceyi orada geçirdik.Yol açma çalışmalarının uzun süreceği anlaşılınca otobüsü yakındaki dinlenme tesisine çektiler.Diğer yolcularla birlikte 2.geceyi de orada geçirdik.Ertesi günü akşama doğru Mersin’e varabildik.
Bizimkiler ilk gün haberlerde yüzlerce aracın mahzur kaldığını izleyince telefona sarılmışlar.Okul,otobüs firmasının terminalleri,Mersin’deki tanıdıklar, aramadık yer koymuyorlar.Okula varınca ilk işim onları aramak oldu.Mahzur kaldığımız iki gün içinde yiyecek ve ısınma konusunda bir sorun yaşamadığımı,sağlığımın da yerinde olduğunu belirttim.Sevindiler.

ODTÜ
Üniversite sınavlarında iyi bir puan almıştım.Tercihleri de babamla birlikte yaptık.Bana kalsa ilk tercihim ODTÜ fizik olacaktı.Çünkü çocukluğumdan beri bende bir ODTÜ hayranlığı vardı.Sanıyorum bunda dayımın ODTÜ’de okuyor olmasının etkisi vardı.Fiziğe olan ilgim de çocukluğuma dayanır.Büyüyünce Ne olacaksın diye sorduklarında ‘fizikçi’derdim ve çoğu zaman ‘müzikçi mi’diye gülüşürlerdi.Bunda da eniştem(teyzemin eşi)in fizikçi olması etkendi.Küçüklüğümden beri ilgiyle izlediğim sayın Erdal İnönü’nün de fizikçi,ODTÜ’lü ve hatta dağcılık sporuyla uğraşmasının büyük payı olduğunu söyleyebilirim.Odtü’ye ilk girdiğim yıl yayımlanan anılarını bir çırpıda okumuştum.
Babam elektirk-elektironik ve bilgisayar mühendisliğini yazdı,itiraz etmedim tabii ki.Annem ve babamla birlikte Odtü’ye gittik.Kaydımızı yaptırdık.Okulu gezdik.Önceden geldikleri için okulu biliyorlardı.Benim için çok anlamlı bir gündü.Çocukluğumdan beri düşlediğim okuldaydım, yine gururlu ve mutluydum.O gün yaşamımın en güzel günlerinden birisiydi.
Okula başladığımız günlerde ilk işim Odtü Dağcılık ve kış Sporları Kulübü(ODTÜ DKSK)’ne üye olmak oldu.Aktif dağcılık uğraşım da böylece başlamıştı.Derslerimi aksatmadan fırsat buldukça bu etkinliklere katıldım.Denizli’ye gittiğimde bunlardan söz ettiğimde annem,babam hatta kardeşim Savaş’ın tedirgin olduklarını,pek istemediklerini sezdim.Ondan sonra dağ konusunu onlara açmamaya çalıştım.Özellikle annemin çok merak ettiğini ve endişeli olduğunu anladığım için ondan iyice gizledim.Ona karşın annem kuşkularını sürdürdüğü için Odtü Rektörlüğü’ne benim dağcılık kulübünden çıkarılmamı isteyen mektup yazmış.Mektup gereğinin yapılması için dağcılık kulübüne gönderilmiş.Dolayısıyla mektubu ben de okudum.Anneme endişelerinin yersiz olduğunu anlatabilmek için bu olayı gırgıra aldığımızı söyledim.
Yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda dağa çıktık.Aslında benim için bunlar büyük başarılardı ama ailemle bunları paylaşamadım.
Derslerim ve daha sonra
işimle ilgili bana hiçbir şey sormazlardı çünkü bana güvenleri sonsuzdu.Babam dağ konusunda da bana güveniyordu ama yine de dikkatli olmamı söylerdi sık sık.Son görüşmemizde de;”Sağlıklı düşünen bir kişisin , en doğru kararı da kendin vereceksin”diyerek bunu yine dile getirmişti.

GELECEK
Okulun son sınıfı ve sonraki ODTÜ Bilgi İşlem Dairesindeki Bilgisayar mühendisliği yıllarım çok yönlü bir uğraş içinde geçti.
Bilgi işlem dairesinde işe başladıktan sonra bazı etkinliklere yeterince zaman ayıramaz olmuştum.İşlerimiz çoktu.Çok kapsamlı bir kart yazılımı üzerinde çalışıyorduk.Son yıl arkadaşlarımızdan bazıları ayrılınca üzerimdeki yük daha da arttı.Bazen işi eve taşımak durumunda bile kaldım.Bunun yanında yüksek lisansım da giderek ağırlaşmaya başladı.Yeni gelişmekte olan bir alan olduğu için kaynak bulmakta sıkıntı çekmekteydim.Herşeye karşın çalışmalarım oldukça iyi gidiyordu.Sağolsunlar hocalarım bana çok yardımcı oluyorlardı.
Tüm bu sıkışıklıkta bir de ikinci yabancı dil olarak Fransızcaya başladım.Kurslara katıldım.İngilizceye göre daha ince bir ses yapısı olduğundan bu uğraş çok hoşuma gitti.İngilizcemi çeviri yapabilecek düzeye getirdim.İlk çevirilerim mesleki konularda oldu.Bunlardan birini yeni yapılandırmaya başladığım web sitemde yayınladım:Kuantum Bilgisayarı Nedir?
Bu arada bir proje çalışmasıyla katıldığımız yarışmada derece yapınca Yunanistan’a davet edildik.Beş günlük bir geziyle Yunanlı kardeşlerimizi tanıma fırsatım oldu.O günlerde Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü almıştı.Onun orada çok tanındığını da böylece tanık olmuştum.Kitaplarının çevirilerinin aslından daha başarılı olduğunu da.
Bu çalışma temposu bazen öyle yorucu ve bunaltıcı olurdu ki, işte o zaman kendimi dağlara atıyordum.Orada kendimi özgür ve her türlü sorundan uzak hissederdim.Ilgıt ılgıt esen serin rüzgar bütün yorgunluğumu,sıkıntılarımı,dertlerimi alır götürürdü.Doruklara çıktığınızda ulaşılan mutluluk anlatılmaz boyutlar kazanır,bulutların üzerinde adeta uçuyor duygusuna kapılırsınız.
Bir de buna sevgilim,aşkım Semracığımın varlığı eklenince dünyalar benim olur,içim ısınır,yüreğim pır pır uçardı. O benim her şeyimdi.Yaşamımın büyük desteği ve güç kaynağıydı.Onunla birlikte geleceğimizi kurmaya hazırlanıyorduk.Birtakım tasarılar yapmıştık.Programımız yavaş yavaş belirmeye başlamıştı.Önce küçük bir nişan,ardınan askerlik,düğün,doktora ve tabii ki yeni yeni doruklar…Ama bu sadece dağların dorukları değildi artık.

Posted 14 Mart 2011 by utkukocabiyik in utku kocabıyık